Düğünlerin en heyecanlı, en şenlikli anıydı o "takı töreni". Davetlilerin uzun bir kuyruk oluşturduğu, gelinin belindeki ya da damadın yakasındaki kırmızı kurdelenin üzerinde parıldayan çeyrek altınların şıkırtısının alkışlara karıştığı o an... O an, sadece bir hediyeleşme merasimi değil, yeni bir hayat kuran iki gence "Yalnız değilsiniz, arkanızdayız" demenin en somut, en parlak yoluydu.

Görünen o ki, o şıkırtılar artık yavaş yavaş susuyor. O kırmızı kurdeleler, her geçen gün biraz daha boş kalıyor.

Televizyon ekranlarından, kuyumcu vitrinlerinden yansıyan ve adeta gözümüzü kamaştıran altın fiyatları, aslında sadece bir yatırım aracının değerini göstermiyor. Bize, en köklü, en sıcak geleneklerimizden birinin nasıl yavaş yavaş eridiğini, nasıl imkânsız hale geldiğini fısıldıyor. Gramı rekor üstüne rekor kıran altın, artık sadece bir yatırım aracı değil, aynı zamanda nesillerdir süren bir dayanışma kültürünün önündeki en büyük engele dönüşüyor.

Gramdan Öte Bir Anlamı Vardı

Unutmayalım, düğünde takılan o altın sadece bir süs eşyası değildi. O çeyrek, o bilezik; yeni kurulan yuvanın ilk sermayesi, ilk güvencesiydi. Kötü gün için bir yastık altı, bir hayali gerçekleştirmek için bir başlangıç noktasıydı. Ailelerin ve dostların, "İşte bu da bizden bir tuğla" diyerek o yeni evin temeline koydukları harçtı. Gramla değil, gönülle ölçülen bir gelenekti.

Şimdi ise o gönülden kopanlar, cüzdanların izin verdiği ölçüye sığmak zorunda kalıyor. Eskiden "yarım taksam ayıp olur mu?" diye düşünenler, şimdi bir "gram" altına bile güç yetiremiyor. Zarfın içine konan nakit para, o altının sembolik gücünü, o kalıcı hatırasını asla taşıyamıyor. Çünkü altın, sadece bir değer değil, aynı zamanda bir anıydı. Yıllar sonra bile "Bunu halam takmıştı" diye hatırlanan, elle tutulur bir sevgi göstergesiydi.

Davetiyede IBAN Göreceğimiz Günler Yakın mı?

Peki ne olacak? İleride çocuklarımıza "Eskiden gelinlerin kolları bileziklerle dolardı" diye bir masal mı anlatacağız? Düğün davetiyelerinin altına artık bir IBAN numarası mı eklenecek? "Takı" kelimesi, yerini tamamen "para transferi" gibi soğuk bir bankacılık terimine mi bırakacak?

Elbette zaman değişiyor, alışkanlıklar evriliyor. Kimseyi gücünün yetmediği bir geleneği sürdürmeye zorlayamayız. Ama o kırmızı kurdelenin üzerinde biriken sadece sarı bir metal değildi; birikimlerdi, umutlardı, "iyi günde kötü günde beraberiz" sözünün somut haliydi.