Maç bitti, skor tabelası acı gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu: Polatlı 1926 SK 1 - İnegöl Kafkas SK 4. Kendi evinde, taraftarının önünde alınan bu ağır yenilgi, sadece kaybedilen üç puan değildi; aynı zamanda iki hafta önce göreve "kurtarıcı" umuduyla getirilen teknik direktör Eren Güngör'ün de biletiydi. Evet, yanlış duymadınız. Sadece iki hafta!
İki haftada bir teknik direktörle yolları ayırmak... Bu, futbolun cilvesi mi, yoksa Polatlı 1926 SK'nın içinde bulunduğu derin krizin ve panik halinin en net fotoğrafı mı? Hakan Yılmaz gönderildiğinde bir kan değişikliğinin takıma iyi geleceği umulmuştu. Yerine gelen Eren Güngör'den ne beklendiğini, iki haftada hangi sihirli değneği kullanmasının istendiğini anlamak gerçekten güç. Bu karar, sportif bir çözüm arayışından çok, çaresizliğin ve plansızlığın bir yansıması gibi duruyor maalesef.
Gelin rakamlara bakalım, çünkü rakamlar acımasızdır ve gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyar: Ligde 8 hafta geride kaldı. Polatlı 1926 SK'nın hanesinde sadece 3 puan var. Tek galibiyet, deplasmanda alınan ve belki de bir "yalancı bahar" havası estiren Etimesgut maçı. Tam 7 mağlubiyet! Daha da vahimi, kendi evinde, taraftarının önünde henüz ne galibiyet var ne de atılmış tek bir gol... Takımın kalesi adeta düşmüş, gol yollarında ise tam bir kısırlık hakim.
Peki sorun sadece teknik direktörlerde mi? İki haftada bir hocanın gönderildiği bir yerde, sorunu sadece kulübede aramak ne kadar doğru? Sahadaki futbolcuların sorumluluğu yok mu? Yönetimin transfer politikası, kadro mühendisliği ne kadar başarılıydı? Takımın haftalardır sahaya yansıttığı silik, ne oynadığı belli olmayan, basit hatalarla gol yiyen futbolun tek sorumlusu kenardaki isim midir?
Bu soruları sormak zorundayız. Çünkü gidişat hiç iyi değil. Sirenler Polatlı 1926 SK için çalmaya başladı. Ligin henüz başı sayılır belki ama 8 maçta alınan 7 mağlubiyet ve sergilenen bu kötü futbol, "Bu gidişle ligde kalmak mucize olur" dedirtiyor insana. Taraftar üzgün, endişeli... Takımın bir an önce kendine gelmesini, savaşmasını, en azından kendi evinde dişini göstermesini bekliyor.
Eren Güngör'ün gönderilmesi belki birilerini rahatlatmış olabilir ama asıl sorunlar masanın üzerinde durmaya devam ediyor. Şimdi gözler yönetimin atacağı yeni adımda. Gelecek olan yeni teknik direktör, bu enkazı kaldırabilecek mi? Yoksa birkaç hafta sonra yeni bir "kan değişikliği" haberiyle mi sarsılacağız?
Polatlı 1926 SK gemisi su alıyor. Ya acilen dümene geçecek tecrübeli bir kaptan bulunup, tüm mürettebat (futbolcular, yönetim, taraftar) tek bir hedefe kilitlenecek ya da bu gidişle geminin rotası, korkarız ki bir alt lig olacak. Umarım yanılırız...