Polatlı 1926 SK'nın bu sezonki deplasman performansı, kelimenin tam anlamıyla bir kabus. Çıktıkları 10 deplasman maçından da galibiyetle ayrılamayan ekip, ligde 11. sırada bulunuyor ve bu durum, taraftarlar arasında büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.

Peki, bu kötü gidişatın nedenleri neler? Bir takımın kendi evinde gösterdiği performansla deplasmanda sergilediği oyun arasında bu kadar büyük bir fark olması kabul edilebilir mi?

Elbette, deplasman maçlarının zorluğu yadsınamaz. Taraftar baskısı, saha zemini, rakip takımın motivasyonu gibi birçok faktör, deplasman takımları için dezavantaj yaratabilir. Ancak Polatlı 1926 SK'nın yaşadığı sorun, sadece bu faktörlerle açıklanamaz.

Takımın deplasmanda sergilediği oyuna bakıldığında, en büyük eksikliğin özgüven olduğu göze çarpıyor. Kendi evinde daha rahat ve özgür oynayan futbolcular, deplasmanda adeta silik bir görüntü çiziyor. Pas hataları, top kayıpları ve rakip kaleye gitmekte zorlanma, deplasman maçlarının ortak özellikleri haline gelmiş durumda.

Teknik ekibin de bu konuda çözüm üretmekte zorlandığı görülüyor. Maç öncesi taktik değişiklikleri ve oyuncu değişiklikleri de sonuç vermiyor. Belki de sorun, sadece taktiksel değil, psikolojik bir boyutta.

Polatlı 1926 SK'nın bu kabustan uyanması için öncelikle futbolcuların özgüvenlerini kazanması gerekiyor. Teknik ekibin de bu konuda futbolculara destek olması ve onları motive etmesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, deplasman kabusu sezon sonuna kadar devam edebilir ve takımın ligdeki konumu daha da tehlikeye girebilir.