Ankara uzun yıllar boyunca büyükşehir ama yaşanabilir bir şehir olarak adından söz ettiriyordu. İstanbul ile kıyaslandığında trafik başta olmak üzere diğer kolaylıkları nedeniyle olumlu yönleri daha fazla sayılıyordu.
Ama artık bu cümle geçerliliğini yitiriyor. Sabah saat 7.30 ile 10.00 arası, Konya Yolu’ndan Eskişehir Yolu’na, Keçiören’den Çayyolu’na kadar neredeyse tüm arterlerde trafik kilitleniyor. Akşam saatlerinde de tablo aynı: yorgunluk, korna sesleri, sabırsızlık ve zaman kaybı.
Önceden çok kez yapılan toplu taşıma araçları kullanın çağrıları da artık kullanılmıyor. Çünkü vatandaşlar zaten işe ya da okula yetişebilmek için toplu taşıma araçları kullanıyor. Fakat artık bu da bir çözüm değil. Çünkü otobüsler de sıkışan trafiğin içinde hareket edecek nokta bulamıyor. Otobüsler trafiğe takılıyor, metroya ulaşmak için kilometrelerce kuyruk oluşuyor, servis araçları geç kalıyor.
Ankara’da son yıllarda yapılan yol genişletme, alt geçit ve kavşak yatırımlarına rağmen trafik rahatlamıyor aksine giderek daha fazla artıyor.
Toplu taşımanın yetersiz oluşu, otopark yetersizlikleri, okul ve iş saatlerinin aynı zaman dilimine sıkışması, trafik eğitimindeki eksiklikler bu sorunların katlanarak artmasına neden oluyor.
Sabah saatlerinde trafiğin yoğun olduğu bölgelerde bile eş zamanlı yol çalışmaları yapılıyor. Bu da mevcut akışı tamamen kilitliyor.
Ankara’da normalde 1 saatte gitmek istediği yere gidebilen bir kişi, son dönemlerde yarım saat daha fazla zaman kaybediyor. Bu süre uzadıkça da yaşam kalitesi azalıyor, insan ömrü daha fazla değersizleşiyor.
Çünkü trafikte geçirilen süre uzadıkça insanlar daha yorgun, stresli ve verimsiz hale geliyor.