"Emekli maaşı" dediğimiz şey bir zamanlar insana huzurla yaşlanma garantisi gibiydi. Şimdi ise her zam haberi geldiğinde umutlanıp sonra da hayal kırıklığına uğratan bir gündem maddesi. Hele son günlerde, "Ek zam gelecek mi?" ya da "Bayram ikramiyesi asgari ücrete eşitlenir mi?" tartışmaları arasında emeklilerimizin içinde bulunduğu durumu düşündükçe içim burkuluyor.
Gerçek şu ki, pek çok emekli şu an maaşını yetirebilmek için matematik cambazlığı yapıyor. Market alışverişinde "Bu ay peyniri az alsam, elektrik faturasını daha kolay kapatırım" diye düşünen insanlar var. Hayatın temel ihtiyaçlarını karşılamak bir lüks haline geldiyse, ortada ciddi bir sorun var demektir.
Bayram ikramiyesinin asgari ücrete çekilmesi gerektiği konusunda herkes hemfikir, ama masadan kalkan teklifler hâlâ 3000 TL bandında dolaşıyor. Bir bayramda torununa harçlık verememenin, evine birkaç kilo fazla meyve alamamanın üzüntüsünü yaşayan milyonlarca insanın hakkı bu kadar mı?
Emeklilere yapılan zamlar, artan fiyatlarla yarışamıyor. Her gün çarşıda pazarda fiyatlar uçarken, maaşlar yerinde sayıyor. Hayat bir filmse, emekliler hep ekonomik kriz sahnesinde sıkışıp kalmış gibi.
Ek zam gelecek mi, bayram ikramiyesi artacak mı? Beklentiler çok büyük ama hayal kırıklığı da bir o kadar olası. Yetkililer bu sesleri duymalı. Çünkü emeklinin cebine giren her kuruş, sadece bir bireyin değil, aslında toplumun tamamının refahına katkı sağlıyor. "Bu maaşla geçinmek hayal oldu" diyen milyonların sesine kulak verelim. Yoksa biz sustukça, o matematik hesapları daha da zorlaşacak.