Son günlerde Türkiye’nin dört bir yanında depremler meydana geliyor. İstanbul’dan Sivas’a, Bursa’dan Malatya’ya kadar farklı şehirlerde yaşanan sarsıntılar dikkat çekiyor. 5 Temmuz’da Silivri açıklarında 3,8 büyüklüğünde bir deprem oldu. 2 Temmuz’da Bursa’nın Gemlik ilçesinde 4,4, aynı gün Sivas Gürün’de 5,9, 4 Temmuz’da Malatya Doğanyol’da 3,3 büyüklüğünde depremler kaydedildi. Bunlar yalnızca hissedilenler; listede daha nice küçük ama uyarı niteliğinde sarsıntı var.

“Ne var canım, üç buçukluk depremden mi korkacağız?” diyen çok. Ama yer bilimciler aylardır değil, yıllardır uyarıyor. Prof. Dr. Naci Görür, Silivri’deki depremin Kumburgaz Fayı’nı zorlayan bir sarsıntı olduğunu vurguladı. “Stres alanı değişiyor, yerel yönetimler tetikte olsun” dedi. Bu uyarılar yeni değil. Her küçük sarsıntıdan sonra uzmanlar megafonu ellerine alıp bağırıyor: “Büyük Marmara depremi yaklaşıyor!”

Ama ülke olarak kulaklarımız tıkalı gibi. Ne televizyonlarda ne sosyal medyada ne de siyaset sahnesinde “deprem” ilk sıralarda yer alıyor. Oysa daha iki buçuk yıl önce, 6 Şubat 2023’te 11 ili yerle bir eden büyük depremde 53 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetmişti. 107 binden fazla insan yaralandı. O gün “Bir daha böyle bir şey yaşanmasın” dedik. Unutmayalım, demiştik. Ama şimdi sosyal medyanın gündem listesine baksak, depremi ilk 10 madde arasında göremeyiz.

Sormak lazım: Önlemleri bir 50 bin kişi daha ölünce mi alacağız?

Deprem, beton yığını binalardan ibaret bir mesele değil. Bu bir memleket meselesi. Yerel yönetimler afet toplanma alanlarını AVM’ye, konuta çevirmeyi bırakmalı. Merkezi yönetim, yapı denetim süreçlerini sadece kağıt üstünde değil, sahada da ciddiye almalı. Biz vatandaşlar da ucuz ve büyük daire hesabı yapmak yerine zemin etüdü, yapı güvenliği, acil durum planı gibi kavramlarla yaşamayı öğrenmeliyiz.

Deprem kapımızı tıklatıyor. Haftalardır, “Ben geliyorum” diyor. Kapıyı açıp “Hoş geldin” deme lüksümüz yok, ama sağlam bir kapı inşa etmek hâlâ elimizde. Aksi takdirde tarih bize yine aynı soruyu soracak: “Ders aldık mı?”

Deprem unutulmaz. Ama unutturulur. Biz unutturmayacağız.