YAZAR: CANER BAŞAR

Yunan kralı Constantine, bundan iki buçuk ay önce, Ankara seferine çıkmak üzere Atina’dan uğurlanırken, Yunan basını Gordion’u yeniden yunan halkına hatırlattı. Basının, Kral Constantine’in Ankara seferini Büyük İskender’in Asya seferine benzetmesi yunan halkını coşturmuştu. Kral Constantine Gordion'da düğümü çözecek, Ankara’yı, alacak, Türk ordusunu yok ederek Batı Anadolu’yu Yunanistan’a katacaktı. Sonra İstanbul’a yürüyecek, kenti alarak Constantinopolis yapacaktı. Böylece Türklerden şehri savunurken ölen son Bizans kralı 13. Constantineden 468 yıl sonra yeniden kurulacak Bizans imparatorluğunun tahtına 14. Constantine olarak çıkacaktı.

Anadolu Türklerinin yazgılarınında Sakarya boylarında ve Gordion önlerinde düğümlendiği görülüyordu. Yunanlılar bu düğümü çözebilecekler miydi? Yoksa bir kör düğüm müydü? Bunu yarınki günler gösterecekti.

Pilot Yüzbaşı Fazıl dönüş yolunda Haymana yönünde bir tümenin ilerlediğini ve diğer tümenlerinde harekete geçtiğini saptadı. Haymana üzerinden Malıköy’e indikten sonra gördüklerini telefonla Başkomutanlık karargahına iletti.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay başkanı Fevzi Paşa ile gelen en son bilgiler ve harita üzerindeki inceleme ve görüşmeler sonunda şu görüşe varıldı: Yunanlılar Haymana yönünde cepheyi yarmak ve Ankara’ya ulaşmak istemektedir. Haymana yönünün güvenle kapatılması gerekmektedir.

Türkler Çal dağı kesimindeki kritik durum nedeniyle buraya destek birlik gönderiyorlardı. Dünkü gelişmelerden sonra Yunanlıların Çal dağında başarıya ulaşması Türk cephesinin yarılması ve Ankara yolunun açılması demekti.

  1. Yunan tümeni, gece yarısına doğru kuzey eteklerine dek tüm Çal dağı ele geçirdi. Mustafa Kemalin korktuğu başına gelmiş Çal dağı kaybedilmişti.


Anadolu’daki Türk halkı Mustafa Kemal’in yayınladığı Tekalifi Milliye emirleri doğrultusunda düşman kovulduktan sonra tekrar almak koşuluyla varını yoğunu ilçelerdeki komisyonlara veriyor. Toplanan mallar ulaşım kollarıyla Ankara’ya aktarılıyordu. Silah altına yeni alınanlar ile İnebolu’dan getirilen silah ve cephanede Ankara’da toplanıyordu. Her şey Ankara’da başlıyor, Ankara’da bitiyordu. Savaşın kalbi Ankara’ydı. Ankara’da toplanan yiyecek, silah ve cephane ile eğitimli yeni erler trenle Polatlı’ya ulaştırılıyor, oradan ulaşım kollarıyla cephedeki birliklere dağıtılıyordu. Ankara’dan cephenin güneyindekilere yalnızca ulaşım kollarıyla yiyecek ve cephane gönderiliyordu.

Yaralılar yükünü boşaltan ulaşım kolundaki arabalarla gerilerdeki hastanelere taşınıp trene bindiriliyordu. Polatlı’da yükünü boşaltan trenlerde Ankara’ya yaralı dolu olarak dönüyorlardı. Polatlı bu nedenle önemini koruyordu.

Sabahın erken saatlerinde Yunanlıların 7. Tümeni Polatlı’yı almak için saldırırken bir taraftan da başka tümenleriyle Çal dağının batısındaki 4. Gruba saldırdılar.

Mürettep kolordu komutanı Kazım Özalp karargahını Polatlı’nın yakınındaki görüş alanı geniş olan Zafertepe’de kurmuştu. Dürbünüyle Basrikale tepesindeki hazırlıkları özel ilgiyle izliyordu çünkü bu tepe  Polatlı’ya doğru uzanan tepelerin sonuncusu ele geçirilirse yalnızca Polatlı’ya girmeyecekler ayrıca cephenin kuzey kanadında önemli bir üstünlük sağlayacaklardı.

Yunan ordusu Çal dağı ve Haymana kesiminde Türk cephesini yarmak için şiddetli saldırılarda bulunurken İsmet Paşa 12. Grup komutanı Albay Halit’e (Deli Halit) Grubuyla Haymana’ya hareket etmesini emretti. Ayrıca cephe yarılırsa hızlıca tıkamak içinde süvari tümenlerini orada tutuyordu. Haymanada düşerse Türk ordusu kapana kısılmış olacaktı. Başkomutan Mustafa Kemalde harita üzerini dikkatle izliyor. Parmaklarını sık sık Çal dağının üzerine getiriyor. Nasıl geri alabileceğinin hesabını yapıyordu.

3 yunan kolordusunun 7. Tümeni Polatlı’ya saldırı üstüne saldırı yeniliyordu ama Polatlı önlerinde çakılıp kalmışlardı. Gün doğarken bir kolla Polatlı’ya bir kolla da Polatlı’nın doğusuna yeni bir saldırı düzenlediler. On üç gündür Polatlı’yı  ele geçirmek için saldıran bu tümen, ilk kez kasabaya bu denli yaklaşmış Türk savaşçıları Polatlı’nın kıyı mahallelerinde direnişlerini sürdürüyordu artık.

Yunan Küçük Asya ordusu komutanı Papoulas, 28 ağustostan beri inler katrancıda olan karargahını bugün kavuncu köprüsü civarına, nehrin batı yakasına taşıtmıştı.

Fevzi paşa, 3. Yunan Kolordusu karşısındaki Mürettep kolorduyu 1. Grup ve 2. Grup’tan alınacak iki tümenle (15. Ve 23. Tümenler) destekleyerek Duatepe’ye Doğudan ve kuzeyden saldırmayı düşünüyordu. Batı kuvvetleri komutanı İsmet paşada 1. Grupta 1 tümen bırakıp buranın iki tümenini alarak 2. Grup kesiminde toplayıp Haymana bölgesinde saldırı yapmayı planlıyordu. Genel saldırı 10 Eylül'de gün ağarırken Mustafa Kemal Paşanın emriyle başlayacaktı. Mustafa Kemal Paşa, Fevzi ve İsmet Paşa Halide Edip hanim ve karargah subayları Alagöz’de trene binerek Karapınar yakınındaki demiryolunda bir yarma arasında trenden indiler. Bu trenin vagonları Başkomutanlık ve Batı cephesi Komutanlığı’nın yeni karargâhıydı.  Günlerdir vagonlarda yatılıyor, vagonlarda çalışılıyordu. Halide Edip Hanım er üniforması giyiyor, kollarında on başı rütbesini taşıyordu.

Nihayet 10 Eylül sabahı gelmişti. Mustafa Kemal Paşa, Fevzi ve İsmet paşaları da otomobiline alarak Eski Polatlı sırtlarına hareket etti. Saat 15' e doğru Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile Batı cephesi komutanı İsmet paşa üstü açık bir otomobille Eski Polatlı’ya geldi.

DEVAMI YARIN...