Ankara, yıllar boyunca “kuru soğuk” ile anıldı. Yaz mevsimi gelse bile, ‘Ankara diğer şehirler gibi sıcak değil’ söylemleri duyuldu. Fakat, son sıcaklıklar artık aynı etkiyi yapmıyor. Çünkü Ankara, artık diğer şehirler gibi sıcaktan kavruluyor.
Yıllardır Ege ve Akdeniz şehirlerinde klima neredeyse bir ihtiyaç olarak görülürken, Ankara’da bu cihazlara gerek duyulmazdı. Özellikle akşam saatlerinde serinleyen havalar, pencereleri açıp ferahlamak için yeterli olurdu. Fakat bu yaz işler değişti. Gündüzleri 40 dereceye dayanan sıcaklıklar, gece dahi düşmeyen nem ve betonlaşmanın etkisiyle, Başkent artık gerçekten yanıyor.
Artık sadece iş yerlerinde değil, evlerde de klimasız yaşamak neredeyse imkânsız hâle geldi. Klimalar beyaz eşyadan çıkıp temel ihtiyaç listesine girdi.
Elbette bunun çevresel etkileri de göz ardı edilemez. Artan klima kullanımı, elektrik tüketimini yükseltiyor. Ama insanlar da başka çare bulamıyor. Uyuyamayan bir çocuk, başı ağrıyan bir yaşlı, sabaha kadar ter içinde kalan biri için bu cihazlar vazgeçilmez eşyalar arasına girdi bile.
Ankara, iklimsel olarak da değişiyor. “Burası İç Anadolu, ne sıcağı?” söylemleri artık tarihe karışacak.