Farabi (870-950): Kazakistan’ın Farab kentinde dünyaya gelmiştir. Türk asıllı bu ünlü filozof bilim adamı, aynı zamanda gökbilimci, mantıkçı ve müzisyendi.



Avrupa’da ‘Alpharabius’ olarak bilinen Farabi İlk öğrenimini Farab ve Buhara’da tamamladı. Fakat daha sonra yüksek öğrenim için uzun bir süre yani 901- 942 arasında okuduğu ve çalıştığı Bağdat’a gitti.

Bu süre boyunca, ilim ve teknolojinin birçok dalında olduğu gibi birkaç dil üzerinde de ustalık kazandı. Bir filozof ve bilim adamı olarak, çeşitli ilim dallarında büyük ustalık kazandı.

Farabi birçok uzak ülkeyi gezdi ve bir süre Şam’da ve Mısır’da çalıştı, fakat Halep’te Seyfü’d Devle’nin sarayını ziyaret edince tekrar Bağdat’a geri döndü. Kralın sadık danışmanlarından biri düzeyine erişmiş ve ününün geniş bir biçimde yayılması ise burada Halep’te olmuştur.

İlk yıllarında, bir Kadı (Hâkim) idi, fakat sonradan meslek olarak öğretmenliği seçti. Kariyeri boyunca, büyük zorluklara katlandı ve bir keresinde bir bahçenin bakıcısı bile oldu. 950'de 80 yaşındayken Şam’da öldü.

*
Yorumları ve incelemeleri sayesinde Orta Çağ İslam aydınları arasında muallim-i sani, yani ikinci üstat olarak tanınırdı. Birinci üstat olarak da Aristo bilinirdi.

Bağdat, Halep ve Mısır’da bulunduğu, hayatının önemli bir kısmında, bütün eserlerini Arapça yazmıştır. Farabi, ustası olarak kabul ettiği Aristo’nun ünlü mantık kitabı “Organon” dâhil tüm eserlerini Arapçaya tercüme etmiş, Arapçanın, bir felsefe dili hâline gelmesine büyük katkı sağlamıştır.

Farabi’nin diğer bir çalışma alanı ise doğa felsefesi, sosyoloji ve metafizik olmuştur. İbn-i Rüşt ve Endülüslü filozoflar, Farabi’yi mantık, psikoloji ve siyaset konularında önemli bir otorite olarak kabul etmişlerdir.

Bir filozof olarak, Platon ve Aristo felsefesini İslam felsefesi ile bağdaştırmaya çalışan bir Yeniplatoncu(Neoplatonist) olarak sınıflandırılabilir ve onun orijinal katkılarını kapsayan birkaç diğer konudaki çok sayıda kitabına ek olarak Aristo’nun fiziği, metedolojisi, mantığı, vb. üzerine bazı zengin açıklamalar yazmıştır.

Sosyolojide, ünlü olan Erdemli Şehir dışında birkaç kitap daha yazdı. Psikoloji ve metafizik üzerine kitapları büyük ölçüde kendi çalışmalarını yansıtmaktadır. Aynı zamanda müzik üzerine de Müzik Kitabı (Kitab’ül-Musika) başlıklı bir kitap yazmıştır. Müzik sanatı ve bilimi üzerine büyük bir uzmandı ve müzik notaları bilgisine katkıları yanında, birkaç müzik enstrümanı da icat etti.

Fizikte, boşluğun varlığını göstermiştir. Kitaplarının çoğunun kaybolmasına rağmen, 43 mantık üzerine, 11 metafizik üzerine, 7 ahlak üzerine, 7 siyaset bilimi üzerine, 17 müzik, tıp ve sosyoloji üzerine ve de 11'i tefsir olmak üzere 117 eseri bilinmektedir.

Daha ünlü kitaplarından bazıları, çeşitli ilim merkezlerinde birkaç yüzyıl boyunca bir felsefe ders kitabı olarak kalmış olan ve Doğu’da bazı kurumlarda halen öğretilmekte olan Fusus al-Hikam kitabını içermektedir. Kitab al-Isa al-Ulum kitabı, bilimin sınıflandırılmasını ve esas ilkelerini yeknesak ve faydalı bir tarzda incelemektedir. Ehli’l-Medineti’l-Fazıla, ‘Model Şehir’ kitabı sosyoloji ve siyaset bilimine ilk önemli katkıdır.

Farabi, devlet hayatı ile ilgili ilkeleri sayarken, ilk olarak “adalet”i belirtmekte ve “adalet toplum mensuplarının paylaştıkları bütün iyi şeylerin başında gelir” demektedir.

*

Yorum: Türk dünyasının haklı olarak övünç duyacağı, gururlanacağı bir bilgedir Farabi. Yukarıda belirtilen ünlü yapıtlarının yanında denildiği gibi ünlü bir felsefecidir de…

Bir toplumun temel gereksinimlerinin başında yer alan veya yer alması gerekli olan “Adalet” hakkında, yukarıdaki muhteşem özdeyişini dikkatle izlemek ve önemsemek gerekir diye düşünüyorum. İlhan Küçükbiçmen

'