İngiliz Amirali De Robeck komutasındaki Fransız ve İngiliz donanmasına ait savaş gemilerinin, Türk Kaptan Yüzbaşı Hakkı emrindeki Nusret Mayın Gemisinin gizlice Çanakkale Boğazı girişine döşediği mayınlara çarparak perişan olduklarına ve batmaktan hasarlı olarak kurtulan savaş gemilerinin ise geri dönüp, kaçarcasına gittiğine şahit olmuştuk. Beklenmedik bu başarısız girişim İngiltere, Fransa ve onlarla birlikte hareket eden diğer itilaf devletleri nezdinde adeta bir “deprem” etkisi yaratmıştı.

*

Londra ve Paris’te hem şaşkınlık hem de hüzün, Moskova’da ise şaşkınlık vardı. Amiral de Robeck hüsranı bir raporla bildirirken, Çanakkale Boğazı’nı geçmek için donanmanın yeni saldırıya hazır olduğunu söylüyor ama kara kuvvetlerinden hiç bahsetmiyordu. Bu arada Yunanistan’da da ilginç bir gelişme oldu. Daha önce İngiliz ve Fransızların, Yunanlılara, Çanakkale Harekâtı’na kendileriyle birlikte katılması önerisine o zaman Başvekil olan Venizelos yeşil ışık yakmış fakat Yunan Parlamentosu, bunu gereksiz bir macera olarak nitelendirerek reddetmişti. Venizelos’un bu hatalı kararı, ona pahalıya patlamış ve görevinden istifa etmişti.

*

Türk Genel Kurmayı, 18 Mart zaferinin sonunda, İtilaf Devletleri’nin, Çanakkale ve Gelibolu’ya daha büyük kuvvetlerle saldırıya hazırlandıkları haberini almıştı. İngilizlerin, dışarıdan aldıkları (Anzak ve Hint birlikleri) takviye kuvvetleri Mısır’da eğittikleri ve Midilli ve İmroz Adalarına devamlı yığınak yaptıkları öğrenilmişti. Savaşın çok çetin geçeceği artık gün yüzüne tamamen çıkmış, savunma hazırlıkları da buna göre yapılmaktaydı.

Bu tedbirlerin ilki, Çanakkale’yi savunmakla görevli 5. Ordu’nun kurulmasıydı. Yeni kurulan 5. Ordu’nun komutanlığına, Liman Paşa (Alman Liman von Sanders) atandı ve 26 Mart sabahı, Gelibolu Karargâhı’na gelip görevine başladı. 5. Ordu bünyesinde bulunan 2. ve 3. Kolordulara, 15. Kolordu da eklenmişti. Tüm kolordular bünyesinde toplam 7 adet tümen vardı. Tümenler de dokuzar taburdan oluşmaktaydı. Türk birlikleri, düşmanın çıkartma yapabileceği bölgeler tahmin edilerek, Anadolu sahili ve Gelibolu Yarımadası’nı savunmak için dağıtılmıştı. Tümen gibi savaşçı birliklere, Kemalettin Sami (Paşa), İzzettin (Çalışlar) Paşa, Refet (Bele) Paşa, Fevzi (Çakmak) Paşa ve daha sonra tarihe “Anafartalar Kahramanı” olarak adı geçecek olan Mustafa Kemal (Paşa) gibi bilgili ve savaş tecrübesi olan komutanlar atanmıştı. Bu komutanların hepsi, ileriki yıllarda İstiklal Savaşı’nda tekrar görev alacaklardı.

*

General Hamilton’un komutasındaki düşman kuvvetleri ise: Deniz tümeni 10.000 asker, yaya tümeni 18.000 asker, Anzak Kolordusu 35.000 asker ve Fransız tümeni 17.000 asker olmak üzere, toplam mevcut 80.000 asker kadardı. Toplam çıkarma gemi sayısı 108, buna ilaveten savaş gemileri ise; İngiliz kuvveti olarak 15 zırhlı, 9 kruvazör, 30 kontur torpido gemisi, 33 mayın tarama gemisi ve 8 şallopeden oluşmaktaydı. Fransız Deniz Kuvveti de 5 savaş gemisi ile 2 kontur torpido gemisinden ibaretti. Bunlara ilave olarak bir Rus kruvazörü ise, Karadeniz’de hazır bekliyordu.

*

23 Nisan akşamı Mondros’ta toplanan düşman deniz gücü, 25 Nisan sabahı çıkarma harekâtına başladı. Fransızlar, Çanakkale Boğazı’nın Anadolu kıyısında bulunan Kumkale dolaylarına, İngilizlerin kontrolündeki Anzak kuvvetleri, Gelibolu Yarımadası’nın Arıburnu bölgesine ve İngiliz kuvvetleri de Yarımada’nın güneyinde bulunan Seddülbahir bölgesine asker çıkarmaya başladılar.

Fransız askerleri, Kumkale’ye çıktılar ama karşılarında 3. Tümen birliklerini buldular. Türklerin gece ve ertesi günkü saldırıları, Fransızları başarısızlığa uğrattı, sağ kalanlar, kendilerini gemilerine zor atıp, savaş bölgesinden çekildiler. Bu savaşta Türkler 1700’den, Fransızlar ise 200’den fazla kayıp verdiler. Bu zaferde Türklerin kazancı, kuvvetinin serbest kalarak Gelibolu’ya takviye edilmesi olmuştu.

*

Anzak adıyla anılan Avustralya ve Yeni Zelanda tümenlerinden oluşan ordu, Arıburnu bölgesinde karaya çıkmaya başladığında, karşısında Yarbay Mustafa Kemal (Atatürk) komutasındaki 19. Tümen bulunuyordu. Düşman askerlerinin Kabatepe, Kocaçimen Tepesi ve Conkbayırı’na çıkmaya başladığını gören Mustafa Kemal, ana karargâhtan saldırı emri gecikince, tüm sorumluluğu üzerine alıp, askeri savaşa soktu. Cephanesi tükenen kahraman Türk askerine, sonunda, süngü taktırarak mevzi aldırdı. Bunun üzerine düşman da mevziiye girdi. Bu, arkadan takviye Türk birliklerinin gelmesi için zaman kazandırdı. Düşman, deniz sahilinde dar bir bölgeye sıkıştırıldı ve karşılıklı mevzi savaşları günlerce devam etti.

Not: (1) Bundan sonraki (5 ad.) yazımda; neredeyse 8 ay süren bu çetin savaşta meydana gelen ilginç olaylardan bahsetmeye devam edeceğim.

Not: (2)  www.polatlipostasi.com dan e-gazete okunabilir; ‘yazarlar’ bölümünden de arzu edilirse tüm köşe yazılarıma erişilebilir.