Gelin bu rezil yapıyı incelemek için oldukça gerilere, 1970-80’lere gidelim. Zamanın Nam-ı Değer Hoca Efendisi Fethullah Gülen.

Dine dayalı oluşturduğu son derece gizli hiyerarşik yapılanmanın en çarpıcı örneklerinden birisini “Askeri Okul” sınavlarında organize edilen soru hırsızlığı oluşturmaktadır.

Bu konuyu biraz açmak lazım: Şöyle ki, Anadolu’muzun fakir ailelerinin okumaya arzulu ve zeki öğrencileri Gülen’in kurmayları (abiler) tarafından köşe bucak araştırılarak tespit ediliyor.

Bu çalışmaya verilen en büyük destek ise Fethullah Gülen’in tabir-i caizse “salya, sümük” sunduğu dini TV programları. Bu görüntüleri özellikle (kapanmadan) Samanyolu TV. de çoğumuz izlemiştir.

Çalınan Askeri Okula Giriş Sınav soruları bir gece öncesinden çok gizli olarak sınava girmeye hak kazanmış bu zeki çocuklara ezberletiliyor. Tabii bu şartlarda diğer öğrencilerin hakları yenilerek, Gülen Mafyasına ömür boyu mahkum olacak bu gençler Askeri Okula girip subay olarak yükselmeye başlıyorlar. Bir kısmı General bile oluyor.

Mafya Tipi Gülen yapılanması, rüzgarını arkasına aldığı özellikle Sağ İktidarların desteğiyle, Askeri Okullara Giriş Sınav sorularını çalmaya devam ederek ilerideki yıllarda da aynı oyunu oynamaya devam ediyor. Diğer bir deyişle TSK’lerini ele geçirmeye devam ediyor.

Benzer uygulamalar ülkemizin Adalet ve Polis Teşkilatlarında, MEB. Öğretmen yetiştirilmesinde ve KPSS sınavlarında da yapılarak devlet adeta Kanun dışı Gülen Yapılanması tarafından kontrol altına alınıyor.         

                                                          *

            2002 yılında iktidara gelen AKP, ta ki 2013 yılına gelene kadar Muhterem Hoca Efendi Hazretleri dediği Fethullah Gülen’le can ciğer kuzu sarması olarak muhabbetini sürdürüyor. 2010’lu yıllarda AKP ile Gülen arasında başlayan güç çatışmaları en sonunda 2013 yılına gelindiğinde patlıyor ve ara bozuluyor. Bunun üzerine sağlık sorunları bahanesiyle Gülen Efendi ver elini ABD’nin Pensilvanya’sı.

Ardından 2016’da yapılan aptalca 15 Temmuz kalkışması. Muhterem Hoca Efendi Hazretler isim değiştirerek Fethullahçı Terör Örgütü yani “FETÖ” adını alıyor.

O günden itibaren Cumhurbaşkanlığı Kanun Hükmündeki Kararname Çıkarma Yetkisiyle donatılarak FETÖ’ye hizmet eden, destek veren, sempati gösteren veya bankası BANK ASYA ya farkında olmadan evinin kirasını yatırdığı tespit edilen suçsuzlar da dahil binlerce insan kararnameyle veya Mahkeme Kararlarıyla tutuklanıp doğru, yanlış mahkum edildi.      

                                                                       *

            Şimdi gelelim “Mülakat” adı altında yapılan “hak” hırsızlığına. İçimizden bazıları “Mülakat bir jüri önünde yapılıyor, bunun neresi “hak hırsızlığı” diye düşünebilir. Benim bu şekilde düşünenlere mutlaka anlamlı bir cevabım olmalı diye düşünüyorum. Bu işi baştan alalım.

            İlk önce uygun şartları yerine getirip Kamu Personeli Seçme Sınavı yani KPSS’ye giriyorsunuz. Bu sınavdan alınan puanlar En yüksekten başlayarak En Düşüğe doğru sıralanıyor. Buraya kadar her şey normal. Aslında sınavın bu aşamada sonlanıp, en yüksek puandan başlayarak ihtiyaç kadar kişi Devlete Memur olarak atanmalıdır. Kişilerin güvenlik soruşturmaları ise Savcılıklar Tarafından yapılmakta olup, uygun olmayanlar zaten sınava dahi girememektedir.

            Neredeyse çeyrek asırdır iktidar olan AKP KPSS sınavını işin başından itibaren yetersiz bulup, KPSS’yi kazananları bir de “Mülakat veya Sözlü Sınava” tabi tutmaktadır. Bu sınavın normalde, adil olunması gerekirse hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Bu sınav heyetinde görev alan kişiler doğal olarak iktidar partisine yakın olan, aynı görüşü benimseyen eğitmenlerden olacaktır. Hal böyle olunca isterseniz KPSS’de en yüksek puanı almış olun, şayet aranan kriterlere uygun değilseniz, ağzınızla kuş tutsanız bile devlette görev alamazsınız. Çünkü jüriden düşük not alırsınız veya kılıfına uydurulup verilebilir.

            Bu adaletsizlik tespit edilmiş ve sınav kameralar karşısında yapılmış ama bir süre sonra çıkarılan bir kararname veya kanunla kamera ile izlenme yöntemine de son verilmiş.

            Simdi biraz empati yapalım:

1.    Siz KPSS sınavını çok yüksek puanla kazanan bir kişinin anne ve babası olun. Yavrunuz sonra “Mülakat” sınavına girip düşük puan alsın ve devlette görev alamasın.

2.    Siz KPSS sınavını düşük puan alarak alt sıralarda yer alan bir kişinin anne ve babası olun. Yavrunuz sonra “Mülakat” sınavına girip, sizin de özel siyasi torpiliniz sayesinde yüksek puan alsın ve devlette görev almaya hak kazansın.

Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve torunlarının dahi duyacağı bir sesle hangisinin doğru olduğunu yüksek sesle haykırsın.  

 Ana Muhalefet Partisi yıllardır “Mülakat” denilen sahtekarlığın kaldırılması için Yüce Meclise defalarca Gen Soru vermesine rağmen önerisi hep reddediliyordu. Ama dün ilginç bir ses duyuldu. Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan “Mülakatı kaldıracağız” dedi. Kulaklarıma inanamadım ama kalkacağı artık kesinleşmiş oldu. Çünkü 14 Mayıs 2023 seçimini kim kazanırsa kazansın…bu rezilliğe artık bir son verilecek.

            İlhan Küçükbiçmen