Sonbaharın içindeyiz. Artık havalar günden güne soğuyor, yağışlar başlıyor.

Havaların soğumasıyla birlikte sıcak içeceklere daha fazla yöneliyoruz

Yazın içtiğimiz o soğuk içecekler kışın çok ilgimizi çekmiyor

Bağışıklığımız için de kendimizi hafif kırgın hissettiğimizde bitki çaylarına yöneliyoruz. Özellikle hemen ilaç içmeyi sevmeyen insanlar bitki çaylarının doğal gücüne inanıyor.

Ihlamur, nane, kuşburnu ve daha birçoğu…

Ama şunu unutmamakta fayda var. Bitki çaylarının demlenme şekilleri farklılık gösteriyor.

Bitkilerin kökleri gibi sert olan kısımları kaynatma yöntemiyle hazırlanmalıdır. Yaprakları gibi yumuşak olan dokuları ise demleme yöntemiyle hazırlanmalıdır.

Bitkilerin çok fazla kaynar suda beklemesi iyi değildir.

En önemlisi de her defasında taze olarak tüketmek gerekir. O yüzden tek seferde kocaman hazırlamak yerine içeceğiniz kadar hazırlamakta fayda var.

Bazen ne kadar demleme yöntemleri farklılık gösterse de yalan yok ne bulursam atıp kaynatıp içtiğim oluyor. Büyük ihtimalle yanlış yapıyorum ama tadını seviyorum. Siz bana uymayın her bitkiyi araştırıp ona göre demleyin.

Faydası olan bir şeyi zarara dönüştürmeyelim…

Gerçi bu sene maske takmaktan mıdır nedir bilmem ama henüz grip ya da soğuk algınlığı yaşamadım. Bu nedenle ilk bitki çayımı henüz demlemedim.

Ufak bir boğaz ağrısı ya da kırgınlık hissetsem ilk işim bitki çayı demlemek olacak.

Siz bitki çaylarını araştırıp mı demliyorsunuz yoksa kendinize göre bir yönteminiz mi var?

Yine de uzmanlara kulak vermekte fayda var bu sene tüm çayları kuralına göre demlemeye karar verdim.

Umarım sağlıklı, sıhhatli bir kış geçiririz…