Mart ayı, seçim atmosferinin hakim olduğu bir ay olarak geride kaldı. Her köşede bir başkan adayı görürken, bir yandan da "Ekonomik kriz bitecek mi?" endişesi taşıyoruz. Peki, bu zorlu koşullarda umut ışığı olabilecek bir şey var mı? Evet, var: Kültür ve sanat!

Sosyal Belediyecilik: Sanat Herkese!

Bazılarına göre "bütçe yok", "zaman yok", "motivasyon yok"... Peki, Pablo Picasso'nun dediği gibi, "Sanatın amacı ruhumuzu günlük hayatın tozlarından temizlemek değil midir?" Yaşam boyu iş ve ev arasında sıkışmış bizler, neden sanatla daha iç içe olmayalım? Kentlilik bunu gerektirmez mi? Ankara gibi sosyal ve çağdaş belediyeciliğin hakim olduğu bir kentte, sanata ve kültüre önem vermemek büyük bir eksiklik değil mi?

Şehir Anahtarını Kim Almalı?

Trafik, keşmekeş ve stres... Şehrin karmaşası içinde her yerde karşımıza çıkan belediye başkan adayları... Peki, siz bu adaylardan ne bekliyorsunuz? Kentin dinamiklerini evrensel bir düzlemde tutması, halkın refahını gözetmesi, özgürlükçü ve demokratik bir anlayışla hizmet etmesi, her yurttaşa kültürel ve sosyal bir alan açması beklentiniz olamaz mı?

Ekonomik Zorluklara Karşı Sanatın Nefes Aldırma Gücü

Evet, ekonomik yük büyük. Ama unutmayalım ki, kültür ve sanatla yurttaşa nefes aldırabilir, onu değerli hissettirebiliriz. Bütünlüklü ve kapsayıcı bir belediyecilik anlayışıyla, kentin her köşesine dokunmak, her yurttaşa yer açmak mümkün.

Seçim Zamanı: Önceliklerimiz Neler?

Sandık zamanı yaklaşıyor. Ekonomik çözümler elbette önceliğimiz. Ama bunun yanında, birlikte yaşayabilmemizi sağlayacak, kutuplaşmadan uzak duran, kentin her alanında bize yer açan, ayrımcılıktan uzak duran ve bizi "hayatın tozlarından kurtaracak" sanat projeleriyle kucaklaştıran bir yönetim de olmazsa olmaz.

Dileğimiz, İzmir'de ve ülkenin her yerinde, eşitlikçi, insan haklarına saygılı, fikre ve tercihe değer veren bir anlayışın hakim olduğu bir geleceğe ulaşmak. Bu yerel seçimleri atlatarak, hep birlikte daha güzel bir yarına adım atmak dileğiyle...