Öncelikle, 13 Kasım 2022’de, İstanbul, Taksim’de meydana gelen bombalı hain terör saldırısında yaşamlarını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve yaralılara acil şifalar dilerim.

*

Şah. Rıza Pehlevi’nin ülkesi İran’ı 1979’da terk edişinin hemen ertesi günü Paris’te sürgünde bulunan Dini Lider Ayetullah Humeyni, coşkulu bir kalabalık tarafından Tahran Hava Alanında karşılanmıştı. İşte o gün İran’da, “İslam Devrimi'nin” temelleri atıldı ve yapılan Anayasa değişikliğiyle ülkenin adı, “İran İslam Cumhuriyeti” oldu.

'

“Dini Otorite”nin, günden güne toplumu baskılayıcı nitelikte çıkarttığı kanunlarla İran günümüze gelindiğinde, “Dini inancı ne olursa olsun, hatta inanç duygusu taşısın veya taşımasın” ülkede yaşayan tüm kadınların sokakta “başı kapalı” dolaşmak zorunda olduğu bir ülke haline geldi.

'

Yıllardır bu durumu tenkit eden veya tepki gösteren İran vatandaşları, katı kurallar uygulayan, “Ahlak Polisi” adlı bir teşkilat tarafından, gizlice işkence uygulanarak, gözlerden uzak cezalandırılıyordu.

'

2022 yılının Eylül ayında 22 yaşındaki Mahsa Amini adlı bir kadının, “uygunsuz” olarak nitelendirilen kıyafeti nedeniyle ahlak polisi tarafından gözaltına alınmasının ardından hayatını kaybetmesi, İran’da geniş çaplı protesto gösterilerinin başlamasına neden oldu.

'

Gösteriye katılanları savunan haber ajansı “HRANA”, öğrencilerin oturma eyleminin Tahran ve İsfahan dâhil birçok kentte sürdüğünü belirtti. Eylemlerde ülkenin dini lideri "Ayetullah Ali Hamaney'e ölüm" sloganları atılıyordu.

Ülkenin dini liderlerinin karşılaştığı en büyük meydan okumalardan biri olan bu protestolar gittikçe daha güçleniyor, bu da protestoları güç kullanarak bastırmaya çalışan yetkilileri hayal kırıklığına uğratıyordu. İranlı yetkililer gösterileri ABD ve diğer Batılı ülkelerin kışkırttığını öne sürüyordu.

*

Asieh Bakeri, 1980 Irak savaşı kahramanlarından birinin kızı. İranlı liderlere öfkeli olduğunu söyleyen Bakeri, "Evet şehitlerimiz bize yukarıdan bakıyor ancak onlar kamu hazinesini çaldığınızı, dolandırıcılığınızı, ayrımcılığınızı, baskınızı ve masumların kanını döktüğünüzü de görüyor. Halkı savaş silahlarıyla vuruyorsunuz. Yıllardır gazetecileri casus suçlamalarıyla taciz ediyorsunuz" diyor.

Halkın birçok farklı kesiminden protestocular arasındaki öğrenciler ve kadınlar gösterilerde önemli rol oynuyor. Kadınlar eylemler sırasında baskının sembolü olarak gördükleri başörtülerini sallayıp, ateşe veriyor.

Uzmanlar, İran'ın dini liderlerinin iktidarını yıkabileceğinden şüphe duydukları gösterilerin, önemli siyasi değişimin başlangıcı olabileceğini düşünüyor.

HRANA dün itibarıyla eylemler sırasında hayatını kaybedenlerin sayısının 287 olduğunu, bunların 46'sının 18 yaşın altında olduğunu belirtti. 36 güvenlik görevlisi de olaylarda hayatını kaybetti. 133 kent ve kasaba ile 129 üniversitede 300'ü öğrenci 14 bin 160 kişi tutuklandı.

İşte o günden bu yana yönetimin karşı karşıya olduğu en büyük protesto gösterilerine destek veren “Üniversite Öğrencileri” oturma eylemleri düzenliyor.

'

İran'ın sertlik yanlısı yargı erki, Tahran'daki gösteriler nedeniyle hakkında iddianame hazırlanan bin kişinin davalarını kamuya açık şekilde yapmaya hazırlanıyor.

Çarpıcı bir örnek vereyim: Gözaltındayken İran Polisi tarafından öldürülen, kendisi gibi Kürt Kökenli İranlı Mahsa Amini’ye destek amacıyla Rap Şarkısı söyleyen Samin Yassin, “Ahlak Polisi” tarafından tutuklanır ve kendisine günlerce işkence yapılır. Ardından da çıkartıldığı Mahkeme tarafından, “Allah’a İsyan Etti” suçlamasıyla, 10 dakika içinde İdama mahkûm edilir.

Aldığım bilgiye göre, infazı ibret olsun diye halk huzurunda bir meydanda gerçekleştirilecekmiş…

Yorum: Yine bu olaylarla ilgili duyduğum ve gururlandığım bir olayı anlatmak isterim: Gösterilere katılan bir gurup üniversite öğrencisi, “Tek yol Atatürk” diyerek slogan atmışlar. Bunun anlamı gerçekten çok büyüktür. Böylesi ileri görüşlü, ilimi, bilimi ve çağdaşlığı özümsemiş, insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan, devrimci bir lider olan “Atatürk’ün” evlatları olduğumuz için ne kadar öğünsek azdır.

'

'