Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem, adeta hepimize “unutmayın, buradayım” diyen bir hatırlatma gibiydi. Deprem gerçeği öyle bir yüzümüze çarptı ki, sokakta yürüyeninden plazadakine kadar herkes aynı soruyu sormaya başladı: "Ya o büyük deprem olursa?"

İstanbul’un depremle sınavı yeni değil. Ama bu kez işin rengi biraz değişiyor gibi. Özellikle ünlü isimler, sosyal medyada milyonlarca takipçisi olan kişiler, birer birer İstanbul’u terk ediyor. Kimisi Çanakkale’ye yerleşmiş, kimisi İzmir’in sahil kasabalarına… Muğla desen, son zamanların en popüler kaçış rotası.

Peki bu şehirler gerçekten güvenli mi? Onu bilim insanlarına bırakmak gerek. Ama bir gerçek var: insanlar kendilerini daha huzurlu hissedecekleri yerlere yöneliyor. Bunda da haksız sayılmazlar.

Bu durum bana göre resmen “İstanbul’dan kaçış” sürecinin başladığını gösteriyor. Belki daha sessiz, belki daha bireysel bir kaçış bu. Ama etkisi büyük olabilir. Çünkü bu kaçışa öncülük edenlerin etkilediği kitle azımsanacak gibi değil.

Şimdi akıllardaki yeni soru şu: Sanayiden medyaya, tekstilden inşaata kadar her sektörü barındıran İstanbul’da bu gidiş dalga dalga büyür mü? Şehrin yoğunluğu azalır mı? Yoksa birkaç ay sonra her şey unutulup eskiye mi dönülür?

Zaman gösterecek. Ama şimdilik tek kesin olan şu: Deprem gerçeği kapımızda ve bu defa insanlar, gerçekten gitmeyi düşünüyor.