Bu sene havalar resmen şaka gibi… Bir gün güneş tepemizi kavuruyor, ertesi gün bardaktan boşanırcasına yağmur. Nisan ayı desen, karla geldi; çiftçimizin beklediği bahar yüzünü bile göstermedi. Hal böyle olunca tarladaki ekin dondu, meyve ağaçları şok geçirdi. Çiftçi perişan, üretici çaresiz.

Şimdi herkesin dilinde aynı cümle: “Bu yaz meyve sebze cep yakacak.” Şaşırıyor muyuz? Pek sayılmaz. Zaten son yıllarda doğru düzgün bir sezon yaşamadık. Ya kuraklık vuruyor ya dolu. Bir de üstüne bu sene Nisan ayında kar yağınca, elde ne kaldıysa o da zayi oldu.

İç Anadolu başta olmak üzere, Türkiye’nin dört bir yanında köylüler yağmur duasına çıkıyor. Hemen hemen her köyde, cami avlularında ya da tarlalarda toplanılıyor. Büyük küçük, yaşlı genç; el açıp gökyüzüne bakıyor. Şehrin ileri gelenleri de katılıyor bu dualara. Yağmur için, verimlilik için, umut için…

Dua kabul olur mu bilinmez. Ama bir gerçek var ki, bu yaz pazar filesi dolarken biraz daha fazla hesap yapmak gerekecek. Domatesin, biberin, kayısının, kirazın ateş pahası olması çok da uzak ihtimal değil.

İklim bize artık “eski usul” işlemiyor diye bağırıyor. Belki de bu dengesizliklerin içinde yeniden toprağa, üreticiye, doğaya saygıyı öğrenmemiz gerekiyor.

Velhasıl, gökyüzü inatçı, toprak kırgın. Dualarımız bol olsun, çünkü umuttan başka tutunduğumuz pek bir şey kalmadı.