Çölyak hastalığı, buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan gluten adlı proteine karşı bağışıklık sisteminin verdiği tepkiyle ortaya çıkan, ömür boyu süren bir sindirim sistemi rahatsızlığı. Genetik yatkınlıkla ortaya çıkan bu hastalık, toplumda yeterince tanınmadığı için çoğu zaman sessiz sedasız ilerliyor. Oysa hastalar, her gün görünmeyen ama zorlu bir mücadelenin içinde yaşıyor.
Glutensiz yaşamak, çölyak hastaları için bir seçenek değil; yaşamlarını sürdürebilmek için tek çare. Ancak bu çare, birçok engeli beraberinde getiriyor. Market alışverişleri saatler süren etiket okumalara dönüşüyor. Dışarda yemek yemek bir riske, arkadaş davetleri ise çoğu zaman sadece su içilen sosyal etkinliklere dönüşüyor. Restoranlarda "içinde un var mı?" sorusunu defalarca sormak, hayatlarının olağan bir parçası hâline gelmiş durumda.
En büyük sorunlardan biri ise glutensiz ürünlerin yüksek fiyatlarla satılması ve her yerde bulunamaması. Bu durum özellikle dar gelirli hastalar için ciddi bir erişim engeli yaratıyor. Uzmanlar, çölyak hastalarının sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri için bu ürünlerin daha erişilebilir ve uygun fiyatlı olması gerektiğini vurguluyor.
YAŞANAN ZORLUKLAR SADECE FİZİKSEL DEĞİL
Çölyak hastalarının yaşadığı zorluklar sadece fiziksel değil. Sürekli dikkatli olmak zorunda kalmak, bir hata yapma korkusuyla yaşamak, sosyal hayatta dışlanma hissi psikolojik yük oluşturuyor. Etiket kaygısı, sosyal ortamlarda yemek yiyememe gibi durumlar, zamanla anksiyete ve depresyon gibi sorunlara yol açabiliyor.
Toplumsal duyarlılığın eksikliği ise bu yükü daha da ağırlaştırıyor. Glutensiz menü sunmayan restoranlar, uygun ürün bulunmayan okul kantinleri ya da konaklama yerleri hastaların hayatını zorlaştırıyor. Çölyaklı bireyler, sadece sağlık değil, anlayış ve empati de talep ediyor.
Çölyak hastalığı tedavi edilemiyor ama dikkatli bir diyetle kontrol altında tutulabiliyor. Ancak bu sürecin sürdürülebilir ve sağlıklı ilerleyebilmesi için yalnızca bireysel çaba yetmiyor. Toplumun, kurumların ve işletmelerin desteği şart. Daha fazla farkındalık, daha fazla erişim ve daha fazla anlayış, çölyak hastalarının görünmeyen mücadelesine ortak olmanın ilk adımı olabilir.