CUMHURİYETİMİZİN 100.YILI KUTLU OLSUN

“Ve Cumhuriyet ilan ediliyor!”

(…) Muhaliflere…. Rauf Bey, Doktor Adnan, Refet Paşa, o sabah Haydarpaşa İstasyonu’nda, Ankara’dan İstanbul’a gelen Ali Fuat Paşa’yı karşılıyorlardı. Millî Mücadele’nin dört lideri, istasyondan doğruca Refet Paşa’nın Kalamış’taki köşküne gitti. O akşam sarayda, Halife Abdülmecid Efendi ile yemek yediler.

Aynı saatlerde Mustafa Kemal Paşa da bazı arkadaşlarını Çankaya Köşkü’ne yemeğe çağırdı. İsmet Paşa, Fethi Bey, Fuat Bulca, Ruşen Eşref, Kâzım Özalp, Kemalettin Sami ve Halit Paşa, sofrada yerlerini aldılar.

(…) Az sonra Gazi, yıllardır beklenen doğumun, kapıya dayandığını ilan etti. “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.”

İki üç gündür yapılan tartışmalardan sonra 29 Ekim 1923 günü öğleden sonraki oturumda Abdullah Azmi Efendi’nin: “Bu iş önemlidir, bu konu daha görüşülsün.” diye yükselen çıkışına karşın, görüşmenin yeterliliği kabul olundu. Ondan sonra önerinin tümü ve arkasından maddeleri birer birer okunarak kabul edildi. Parti toplantısına son verildi ve hemen Meclis toplantısı açıldı. Saat öğleden sonra altı idi. Tasarı, Anayasa Komisyonu’nca, yönetim gereği incelenerek, tutanağı hazırlanırken, Meclis başka işlerle uğraştı. En sonu, başkanlık katında bulunan Başkan Vekili İsmet Bey (İsmet Eker), Meclis’e şu bilgiyi verdi: “Anayasa Komisyonu, Anayasa’nın değiştirilmesi ile ilgili tasarının ivedilikle ve hemen görüşülmesini öneriyor.” “Kabul” sesleri üzerine tutanak okundu. Önerildiği üzere, (ivedilikle) görüşüldü. Sonunda yasa, birçok milletvekilinin “Yaşasın Cumhuriyet” diye alkışlanan söylevleriyle kabul edildi. On beş dakika sonra da Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı’na, Türkiye Büyük Millet Meclisi, beni seçti.

Yorum: Cumhuriyetin ilanından sonra, yöneticilerin de etkisiyle halk sokaklara döküldü. Her yer Türk Bayraklarıyla donatıldı. Büyük bir coşku vardı ama coşkunun ana nedeni vatanlarını düşmandan kurtaran Gazi Mustafa Kemal’di. Halkın atasından miras aldığı Osmanlı Padişahı yok olmuş verine Cumhuriyet adı verilen hiç bilmedikleri bir yönetim biçimi gelmişti. Neydi ki bu Cumhuriyet dedikleri! Akılları oldukça karışıktı. Ama herhalde yakında öğreneceklerdi bunun hikmetini!      

Not: (12) Bölüm halindeki yazıların hazırlanmasında yazar İlhan Küçükbiçmen’in “ANADOLU’DA BİLİMİN AYAK İZLERİ” adlı eserinden de yararlanılmıştır. Kitap www.halkkutuphanesi.com  dan indirilebilir.