NEREYE SAVRULUYORUZ? (19) HUKUK VE EĞİTİM ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER…

Hukuk Devrimi: Osmanlı zamanında uygulanan eski hukuk anlayışının terki yani ‘Mecellenin’ kaldırılarak yerine ‘Lâik’ hukuk sis­teminin ve bu sisteme bağlı Medenî Yasa, Borçlar Yasası, Ticaret Yasası, Ce­za Yasası gibi çağdaş yasaların uygulamaya konulması, Türk Devrimi’nin hu­kuk alanında başardığı başlıca devrimleri oluşturur.

Atatürk’e göre, hukukta izlenecek yegane yol, uygarlığa giden yoldur.    Osmanlı Payitahtının son zamanlarında Tanzimat, I. ve II. Meşrutiyet gibi büyük devrimler yapılamasına karşın, hukuk alanında çağa gerektiği şekilde ayak uydurulamamış, yeni mahkemelere rağmen, şeriye mahkemeleri de varlığını korumuştu.

Hukuk alanında bu ikiliği kaldıran sadece ve sadece çağdaş yolu gösteren Atatürk devrimleri oldu. Medenî Yasamız ve diğer yasalarımız, toplum gereksinimlerine en iyi cevap veren, çağdaş düşünüş biçimiyle hazırlanmış, laik yasalardı.

Bu yeni yasalar, zaman darlığı ve bu alanlarda iyi yetişmiş uzmanlarımızın azlığı nedeniyle; değişik ülkelerin kapsamlı yasalarından yararlanılarak, zaman içinde bizim hayat tarzımıza uyumlu hale getirildi.

Eğitim, Kültür ve Sanat Alanındaki Devrimler: Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan hemen sonra millî, demokratik ve laik bir eğitim programı çizilerek öğretim birliğinin sağlanması; Üniversite Re­formu; Arap harflerinin yerine yeni (Latin kökenli) Türk harflerinin kabulü; dilimizin yaban­cı sözcüklerden arındırılarak öz benliğine kavuşturulması; tarihimizin yanlış görüşlerden kurtarılarak doğru temeller üzerine yeniden inşa edilmesi; Türk milletinin, dünya uygarlık tarihi içindeki yerinin bütün açıklığı ile belirtilmesi; güzel sa­natlardaki gelişmeler, Türk Devrimi’nin kültür alanında gerçekleştirdiği başlıcalarıdır.

Öğretim Birliğinin Sağlanması: Yeni Türk Devleti’nin kurulmasından sonra millî, demokratik ve laik bir eğitim programı çizilmesi gerekiyordu. Bu gereksinimi karşılamak üzere 3 Mart 1924 tarihinde “Tevhid-i Tedrisat Kanu­nu” (Öğretim Birliği Yasası) çıkarıldı. Yasa’nın gerekçesinde;

“Bir milletin bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim, bir memle­kette iki türlü insan yetiştirir. Bu ise duygu, fikir ve dayanışma birliği amaçlarıyla bağdaşmaz” deniliyordu. Bu yeni yasa ile öğretimde birlik esas alınarak, Türkiye’deki bütün öğretim kurumları Millî Eğitim Bakanlığına bağlandı; çağdaş, millî ve laik eğitim yapan cumhuriyet okulları açıldı. Amaç, öğrenim ça­ğındaki Türk çocuklarına aynı eğitimi uygulamak; onları özgür düşünceli, çağ­daş vatandaşlar olarak yetiştirmekti.

Türkiye’deki yabancı okullar da devlet denetimi altına alınarak bunların millî kültürü zedeleyici, millî duyguları gevşetici eğitim yapmalarına imkân verilmedi.

İlköğretimin ise Türk okullarında yapılması yasa hükmü hâline ge­tirildi. İlk ve orta öğretimdeki bu yeniliklerin yanı sıra yükseköğretimde de büyük atılımlar oldu. 1933 yılında gerçekleştirilen Üniversite Reformu ile millî ve çağdaş Türk üniversitesinin temelleri atıldı. Bu suretle üniversiteye yeni bir dü­şünce biçimi, dinamik bir yapı kazandırıldı.

Gelecek yazı, Harf, Dil Devrimi ve Tarih Devrimi üzerinedir.

Dijital erişim: Google-Polatlı Postası-Yazarlar