Sivas şehrinin girişine vardığımızda, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören konumunu almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım…

            Sivas şehrinin girişine vardığımızda, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören konumunu almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım…

            Bu manzara, Sivas’ın saygıdeğer halkının ve Sivas’ta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi dolu olduğunu ispat eden canlı bir tanıktı…                                                                     

            Daha sonra, doğruca Kolordu Komutanlık dairesine gittim ve hemen emrindekilerle beraber Ali Galip’i ve onun yardakçısı olduklarını anladığım bozguncuları getirttim ve geren işlemi yaptım.

                                                                       *

            Efendiler, bu Ali Galip, gördüğü bu kötü muameleden sonra, bana iletecek bazı gizli sözleri olduğunu söyleyerek, gece yalnız olarak yanıma gelmek istedi. Kabul ettim. Görünürdeki davranışlarına önem vermememizi rica ile Elazığ Valiliğini kabul ederek gelme amacının, benim görüşüme hizmet etmek ve Sivas’ta durmasının, benimle buluşup benden emir almak için olduğunu açıklamaya ve bin türlü kanıtlarla ispat etmeye çalıştı. Bizi sabaha kadar oyalayarak başarılı bile olduğunu söylemeliyim.

                                                                       *

            Yorum: M. Kemal Paşa’nın, yorucu bir yolculuktan sonra Sivas’a 27 Haziran 1919’da ulaştığı görülüyor. Sivas halkının ve askerin sevgi dolu yaklaşımı O’na tüm yorgunluğunu unutturmuştur herhalde.

            Ali Galip’e gelince; O da kendisi gibi Osmanlı Ordusunda Padişah’a sadık bir Kurmay Albay ama bu özelliğini M. Kemal’den laf cambazlığı ile gizleyebiliyor. Bütün gece tüm marifetini türlü yalanlarla süsleyip, Kemal Paşa’nın da dediği gibi, kendisini sabaha kadar oyalayarak başarılı bile oluyor.

            Burada ilgimi çeken önemli şey oldu; M. Kemal Paşa’nın, o gece hakkında açık yüreklilik ve özgüvenle kendisinin de bir yerde oyalanarak, vakit kaybettiğini, yani işin özü “hata yaptığını” kabullenmesidir ki bu tür erdemli bir söylem günümüz siyasetçilerinde oldukça nadir görülür.      

                                                                       *

            Erzurum’a Hareket

            Sivas’taki örgüte ve nasıl hareket edileceği hakkında gerekli kişilere emirlerimi verdikten sonra, uykusuz geçen gecenin sabahı 28 Haziran 19119’da bir bayram günü, Sivas’’tan Erzurum yönüne hareket edildi.

Bir haftalık yorucu bir otomobil yolculuğundan sonra, 3 Temmuz 1919 günü halkın ve askerin içten gösterileri arasında Erzurum’a varıldı.

İstanbul hükümetinin olumsuz genelge yollama ihtimalini denetlemek ve önlemek için haberleşme kanalı olan önemli merkezlerde önlemler alınmak üzere, bütün komutanlara 5 Temmuz 1919 tarihinde emir verdim.

Komutan, vali ve Vilayat-ı Şarkiye Müdafa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi’yle bağlantı kuruldu.

İstanbul hükümeti, Vali Münir Bey’i görevden almıştı. Bir yere hareket etmeyerek Erzurum’da kalması hakkındaki gönderdiğim haberden dolayı, henüz Erzurum’da bulunuyordu. Bitlis Valiliğinden ayrılıp İstanbul’a gitmek için Erzurum’dan geçen Mazhar Müfit Bey de aynı şekilde Erzurum’da beni bekliyordu.

                                                           *

Yorum: M. Kemal Paşa, gece hiç uyumadan çıktığı ve bir hafta boyunca otomobil üzerinde yaptığı zorlu yolculuktan sonra, ayağının tozuyla Erzurum’a varır.

Kendisini yakalatmak için birçok komutanlık ve valiliğe “olumsuz genelgeler” gönderme çabası içinde bulunan İstanbul hükümeti İçişleri Bakanlığı’nın girişimlerini engelleme planını ihmal etmez ve bunun için derhal bölgedeki komutanlara emirler gönderir.

Ayrıca İstanbul hükümetinin görevden aldığı Erzurum Valisi Münir Beyi uyarıp bir yere gitmesini önler ve Erzurum’da kalmasını sağlar. Bir de Bitlis Valiliğinden ayrılan Mazhar Müfit Bey’i ikna edip Erzurum’da bekletir. Tabiri caizse, her iki vali ile ilgili verdiği engelleme kararları ile İstanbul Hükümetini adeta saf dışı bırakır.

Aldığı bu etkili karar ve önlemlerle M. Kemal Paşa, başta İstanbul olmak üzere çevresinde bulunan bütün komutan ve valilere kendisinin “giderek güçlendiği” duygusunu hissettirmektedir. Bu da her geçen gün O’nun etkinlik alanının daha fazla genişlemesini ve kendini destekleyen önderlerin sayısının da gittikçe çoğalmasını sağlar.