İbn-i Sina Türk Dünyasında, hatta tüm dünyada geçmişten günümüze değin bilim insanlarının büyük bir bölümü tarafından “Tıbbın Hükümdarı” olarak anılmaktadır.

Yaptığı yoğun bilimsel çalışmalarıyla bizleri haklı olarak gururlandıran bilge insan İbn-i Sina bugünkü Özbekistan’ın Buhara şehrinde dünyaya gelmiş, 980-1037 yılları arasında yaşamıştır.

Batı dünyasında “Avicena” adıyla “doktorların kralı” olarak anılan İbn-i Sina, 1510 yılında Avrupa’da “Canon Medicina” adıyla Latinceye çevrilerek basılan “El-Kanun fi el-Tıb”, yani “Tıbbın Kanunu” adlı eserin yazarıdır. Anılan kitabın kapak resminde;



İbn-i Sina, tıbbın hükümdarı olarak ortada başı taçlı, sağında ünlü Hipokrates ve solunda yine kendi gibi ilaç âlimlerinden Galenos ile birlikte resmedilmiştir. (Resmi görünce gururlandım.)

Bu kitap ve kapak resmi, İslam ve Türk bilim tarihi açısından dünyada haklı bir gurur kaynağımız olmuştur. Bu bilgilere ulaşabilmem için birçok kaynağı araştırıp incelediğimi ve Prof. Dr. H. Gazi Topdemir’in bilimsel yazılarından da esinlendiğimi burada vurgulamak isterim.

Batılılarca Modern Orta Çağ Bilimi’nin kurucusu, hekimlerin önderi olarak bilinen ve “büyük üstat” ismi ile anılan İbn-i Sina, tıp ve felsefe alanına ağırlık verdiği değişik alanlarda 200 civarında kitap yazmıştır.

Tıp alanında yedi asır boyunca temel kaynak olarak bilinen “Tıbbın Kanunu” adlı bu kitap, İbranice, Latince, Farsça, Türkçe, İngilizce, Fransızca, Almanca ve daha başka dillere de çevrilmiş, Avrupa üniversitelerinde 17. yüzyılın ortalarına kadar tıp biliminde temel eser olarak okutulmuştur.

İbn-i Sina’nın en ünlü eseri Tıbbın Kanunu toplam beş kitaptan oluşmaktadır;

Birinci kitapta anatomi ve fizyoloji gibi, tıp biliminin genel konularına ait bilgiler yer almaktadır. İnsan vücudunun tarifi, anatomisi, fizyolojisi ve diğer özellikleri ele alınmıştır. Dört kısımdan oluşur: a) Tıbbın ana konuları, b) İnsanın maruz kaldığı hastalıklar, c) Nasıl sağlıklı olunacağı, hastalıkların nedenleri ve ölümün kaçınılmazlığı, d) Hastalıkların tedavi yöntemleri ve ilaçlar hakkında genel bilgiler.

İkinci kitap, ilaç bilimine (farmakoloji) ayrılmıştır. Mülakat adı altında hastalıkların tedavilerinde kullanılacak, tek tertipli, yani basit ilaçlar ele alınmıştır. Burada bitkisel ilaçların alfabetik sırayla yazılışları ve 840 ilacın özellikleri hakkında bilgiler verilmektedir. İki kısımdan oluşur: a) Tıpta genel olarak çok sık kullanılan ve her tabibin bilmesi gereken ilaçlar b) Genel olarak ilaçların isimleri, kullanılma yerleri, özellikleri ve bunlardan alınacak sonuçlar.

Üçüncü kitap, Galenos’un sınıflandırmasına göre düzenlenmiş iç organlara ait hastalıkların ve bu hastalıkların tipik belirtilerinin betimlendiği patoloji konusudur. İbn-i Sina, “muacelat” adını verdiği bu bölümde, genel tedavi yöntemlerinden, baştan ayağa kadar vücutta meydana gelebilecek bütün hastalıklardan ve tedavi şekillerinden, sağlıklı kalma yöntemlerinden, hastalıkların gelişim evrelerinden söz etmektedir. Kitap, 22 kısımdan oluşur.

Bunlar; baş ağrıları ve beyin hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları ve tedavileri, oftalmoloji (görme hastalıkları), kulak ve kulak hastalıkları, burun ve burun hastalıkları, ağız ve dil yapısı, diş ve diş yapısı, diş etleri ve dudaklar, boğaz, akciğer ve göğüs hastalıkları, kalp ve kalp hastalıkları, meme anatomisi, yemek borusu ve mide, karaciğer, safra kesesi ve dalak, bağırsaklar ve anüs, anüs çevresinde meydana gelen hastalıklar ve tedavi yöntemleri, böbrekler, mesane, idrar yolları ve üroloji, erkek tenasül organları, kadın tenasül organları, vücutta çıkan iç yağı, kıl bezleri ve bel ağrıları hakkındadır.

Dördüncü kitap, İbn-i Sina’nın “hummiyyat” adını verdiği, humma gibi ateşli hastalıklar konusundadır. Bu kitap da yedi kısımdan oluşur. Bunlar; ateşli hastalıklar, hastalığın en ağır ve tehlikeli dönemlerinde görülen sıkıntılar ve bunlara karşı alınacak önlemler, vücutta meydana gelen sivilce, çıban ve şişler, bunların ilaçları ve tedavi yöntemleri, kırık, çıkıklar ve tedavi yöntemleri, kırık ve çıkıkların kaynaşması, zehirler, süslenme ve güzelliği korumadır.

Beşinci kitap ise, tıbbi ilaç ve malzemelere (materia medica) ilişkindir ve ilaçların terkipleri (akrabadin) yer almaktadır. İki kısımdır; genel terkipler ve her bir organda oluşan hastalıklara hangi ilaçların verileceği hakkındadır. 2) İyileşme Kitabı 3) Kurtuluş Kitabı (metafizik konusunda) 4) Ahlak Konusunda Kitapçık 5) İşarat ve’l-Tembihat (belirtiler ile ilgilidir) 6) Kitabü’ş- Şifa (Matematik, mantık, fizik ve ilahiyat, yani metafizik konularında yazılmış 10 ciltlik hacimli eser.) Bu kitap da birçok kereler Latinceye çevrilmiş ve Avrupa’da ders kitabı olarak okutulmuştur.

***

Şimdi Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarında meydana gelen ilginç bir olayı anlatmak istiyorum.

İstanbul’un Balat semtinde bulunan bir Kütüphane sorumlusu, elinde bulunan eski yazı bazı kitapları, bir at arabası kiralayıp Haliç’e attırır. Araba ikinci seferini yaparken olayı oradan geçerken tesadüfen gören Avusturya Sefiri arabacıya kitapları kendisine vermesi için cüzi bir para teklif eder. Arabacının canına minnet, derhal parayı alıp kitapları yabancıya teslim eder. Bu kitapları Avusturya’ya incelenmek üzere gönderen sefire oradan gelen cevapta şöyle denmektedir;

“kitapların içinde ünlü Türk Hekimi İbn-i Sina’nın, “El-Kanun Fit-Tıp” adlı orijinal el yazması kitabı var.”

Bu çok önemli haber üzerine kitap alınıp Viyana Müzesine konulur. Bunu duyan Türk yetkilileri kitabı geri isteseler de alamazlar.

İşte şimdi dünyaca ünlü eşi emsali bulunmayan bu kitap, ne yazık ki hatalarımız nedeniyle ülkemiz yerine Viyana’da sergilenmektedir.

***

Bir de İbn-i Sina hakkında ilginç bulduğum birkaç özellikten bahsedeceğim:

-Ünlü yazar Dante 14. Yüzyılda yazdığı, dünya klasiği olan “İlahi Komedya” adlı eserinde İbn-i Sina’dan da bahsetmektedir.

-İbn-i Sina’nın portresi Fransa da bulunan Paris Tıp Fakültesi binasında asılıdır.

-Birçok ülke dünyaya yaptığı bilimsel katkılarından dolayı İbn-i Sina’ya saygılarını sunmak için para, zarf, pul ve madalyon bastırmıştır.

-Ay üzerinde bulunan bir kratere İbn-i Sina adı verilmiştir.

Şimdi biraz da özeleştiri yapalım:

Yukarıda yazılanları okumadan önce, acaba bu değerli Türk Bilim insanı   İbn-i Sina’yı ne kadar tanıyorduk?

'