Başladı yine o maraton... Havaların iyice ısınmasıyla birlikte düğün davetiyeleri de bir bir gelmeye başladı posta kutularına. Oysa bu yılın düğün telaşına, içimizi burkan başka bir gerçek eşlik ediyor: Altın fiyatlarındaki baş döndürücü yükseliş. "Ege'nin incisi" İzmir'de de durum farklı değil, ülke genelinde aynı fısıltılar dolaşıyor: "Bu altın fiyatlarıyla nasıl düğüne gidilecek?"
Çeyrek altın olmuş bilmem kaç lira, gram altın desen aldı başını gitti. Eskiden sembolik bir takı, yeni hayata atılan bir çifte destek anlamına gelirdi. Şimdi ise o 'sembolik' destek, bütçeleri altüst eden, cepleri yakan bir yüke dönüştü. Özellikle "geçmişten gelen altın borçları" meselesi, vatandaşları daha da zora sokuyor. Yıllar önce size takılan altının karşılığını verme zorunluluğu, bugünün ulaşılmaz fiyatlarıyla birleşince içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Sevincin ve birlikteliğin paylaşıldığı düğünler, bir anda stresin, hesap-kitabın ve hatta kaçınma isteğinin ortamına dönüşebiliyor. "Kimin düğününe gitsek de gitmesek?" soruları başlıyor fısıltılarla eş, dost arasında.
Bu ekonomik gerçeklik, düğünlerimizdeki o köklü "takı töreni" geleneğini de derinden etkiliyor. Yıllarca yeni evlenen çiftin yuva kurmasına doğrudan katkı sağlayan altın takılar, artık verilmesi düşünülen miktarın dahi dudak uçuklatmasıyla yavaş yavaş sönüyor. Belki daha küçük gramlarda altın alınıyor, belki maddi yükten kaçınmak için başka hediyelere yöneliniyor. Belki de sırf bu yüzden bazı düğünler erteleniyor, sadeleştiriliyor, hatta bazıları iptal ediliyor. Altın fiyatının yükselmeye devam etmesi, bu takı geleneğini yavaş yavaş söndürecek gibi görünüyor.
Bu sadece ekonomik bir mesele değil elbette. Aynı zamanda toplumsal bir dönüşümün de acı verici bir işareti. Değerlerin, sembollerin, geleneklerin paranın ağırlığı altında ezildiği bir dönemin yansıması. Belki de bu durum, düğünlerimizin ve evliliğe atılan adımların maddi yüklerden sıyrılarak sevgiye, birlikteliğe ve manevi desteğe daha çok odaklanması için bir fırsattır. Altın borçları bitsin, cepler rahatlasın, ama en önemlisi, düğünlerimiz yeniden koşulsuz sevincin ve samimi desteğin paylaşıldığı günler olsun. Gelenekler yaşasın, ama kimseyi ezmeden, kimseye yük olmadan...