Tüm dünyada büyüyen bir sorun daha var... Barınma hakkının her geçen gün daha da ulaşılamaz hale geldiği günümüzde ABD başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde de başat bir sorun var. O sorunun adı evsizlik!

Değişen dünya düzeni, neoliberal politikaların ve daha birçok etkenin bir sonucu olarak evsizlik ülkemizde de marjinal bir durumun çok ötesine geçmiştir.

Türkiye’de genel seçimlerde de iki gün önce gerçekleşen yerel seçimlerde de halkın gündeminde ekonomi vardı! Ekonomik krizle birlikte yurttaşların en temel ihtiyacı olan barınma hakkına ulaşmak da birçoğumuz için erişilemez oldu.

Barınma hakkının erişilemez hale gelmesiyle birlikte ortaya çıkan evsizlik meselesi de öyle azımsanacak bir mesele değil! Özellikle gizli evsizlikte son dönemde inanılmaz bir artış yaşanıyor.

Konuyla ilgili görüştüğüm Sosyal Hizmet Uzmanı ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şubesi Başkanı Tufan Fırat Göksel, evsizliğin nedenleri, çeşitleri, işsizlik ve evsizlik arasındaki bağlantı ve en son da evsizlik ile iklim krizi arasındaki ilişkiye dair önemli tespitlerden bahsetti.

Evsizlik ülkenin her yerinde artık kanayan bir yara...

Göksel, evsizlik sorununun kök nedeninin yoksulluk olduğunu, yoksulluğun da birçok sosyal sorunu beslediğini belirtiyor. Evsizliğin marjinalizasyondan öte artık büyük boyutlara ulaşmış bir sosyal sorun olduğunu ve beslendiği en büyük kaynaklardan birinin de işsizlik olduğunu ifade ediyor.

Erdemli bir barınmaya sahip olmayan her vatandaşın aslında evsiz olduğunu söyleyen Fırat Göksel, pandemi sürecinde gizli (epizodik) evsizliğin arttığını ve bu durumun kronik evsizliğe dönüşmeye başladığını belirtiyor. Soruna bu çerçeveden bakınca da ülkemizde tahmini 2 milyon evsiz yurttaş olduğunu söyledi.

Peki bu evsizlik sorununun en çok yaşandığı ülkelerde mücadele yöntemleri neler?

Dünya genelinde evsizlikle mücadelede çeşitli yöntemler deneniyor. Avrupa ülkelerinde "Night Shelter Day Center" sistemi ve ABD'de konut öncelikli model ve toplum merkezleri gibi yöntemler uygulanıyor. Ama  Türkiye'de evsizlikle mücadelede hâlâ yeterli bir sistem bulunmuyor. Göksel sorunun çözümünde yerel yönetimlerin ve devletin daha etkin bir rol oynaması gerektiğine işaret ediyor.

İstanbul, Başkent Ankara ve İzmir olmak üzere üç büyük ilde büyükşehir belediyeleri evsiz yurttaşların barınma, yeme içme ve hijyenli olma konularında belli hizmetler veriyorlar. Ancak bu da yeterli değil. Meselenin topyekün bir biçimde siyasi otorite, yerel yönetimler ve sivil toplum işbirliği ile üretilecek ve hayata geçirilecek projelerle çözüme kavuşturulması öneriliyor.  Uzmanımızın bu konudaki önerisi yurttaşların düşük kira bedelleri ödeyerek oturabilecekleri sosyal konutların hayata geçirilmesi ve bu bölgelerde de toplum merkezleri ve sağlık hizmeti anlamında da birinci basamak merkezlerinin olması gerektiğini ifade ediyor. Bunun hiç de zor olmadığını yapılması halinde evsizlik sorununun çözümünde fayda sağlayacağı belirtiliyor.

Bir yerel seçimleri daha geride bıraktık. Kentlerin ana arterlerindeki kıyısında köşesindeki evsizler için yerelde neler yapılacağı, soruna belediyelerin çözüm üretip üretmeyeceği merak ediliyor?

Sosyal Hizmet Uzmanı Göksel, evsizlik sorununun görmezden gelinmeyecek önemde bir sorun olduğuna dikkat çekerken insanlığı bekleyen vahim tabloya da dikkat çekti.  İklim krizi gibi küresel sorunların evsizlik sorununu daha da artırabileceği vurgulayan Göksel, sürdürülebilir çözümler ve toplumsal dayanışma ile evsizlik sorununun üstesinden gelinmesi gerektiğine işaret ediyor.

Evsizliğin ayrıca sadece barınma sorunu olarak değil, toplumsal adaletsizlik ve ekonomik dengesizliklerin bir sonucu olarak ele alınmasına ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, hak temelli bir yaklaşımla evsizlik sorununa çözüm bulunması gerekliliğine ve herkesin insanca bir yaşam sürmesinin sağlanması için bir an önce harekete geçilmesine vurgu yapıyor.