CUMHURİYETİMİZİN 100.YILI KUTLU OLSUN

2nci Meşrutiyet’e giden yol (1908):

Osmanlı’nın hüküm sürdüğü Makedonya’da, İstanbul Hükümetinin yönetim tarzından yıllardır rahatsız olup, İttihat ve Terakki Cemiyeti adı altında örgütlenen bazı Subaylar, Padişah 2nci Abdülhamid’e sadık bölge komutanlarına suikastlar düzenliyorlardı. Öldürülenler arasında Arnavut asıllı Şemsi Paşa’da vardı.

İttihat ve Terakki’nin Selanik merkezi, daha fazla beklemeksizin harekete geçti. Temmuz 1908’de halifelik makamına bir telgraf çekilerek; anayasanın yürürlüğe konması ve Mebuslar Meclisi’nin toplantıya çağırılması, bu yapılmadığı takdirde, padişahın hoşuna gitmeyecek olayların meydana gelebileceği, yöredeki ordu, memurlar ve tüm halklar adına iletildi.

İstanbul’da telgraf makinesi başına gelen Sadrazam Ferid Paşa, padişahın uykuda olduğunu ve bir müddet beklemek gerektiğini söyleyince, Priştine Belediye Başkanı Sudi Efendi, halk adına sadrazama şu tarihsel seslenişi telledi: “Burada 30.000 kişi heyecan içinde, ayakta, uyku ve istirahat haftalardır kendilerine haram oldu. Milletin babası olan padişah da uyansın artık. Uyandırılsın, istediğimizi bize versin.”

Ne var ki padişahın uykusu sona erecek gibi değildi. Bu derin uykudan uyanan Manastır merkezi, askerî otoriteleriyle anlaşarak “hürriyeti ilan etmeye” karar verdi. Bunun üzerine Topçu Yüzbaşı Kayserili Ziya, 100 pare top attırmak suretiyle İstibdat Devri’nin sonunu ve Meşrutiyet Devri’nin başlangıcını duyurdu (24 Temmuz 1908).

Bu kaostan sonra II. Abdülhamid, âdeti üzere, olayların gelişmesinden ve bu düzeye gelmesinden, Sadrazam Ferid Paşa’yı sorumlu tuttu ve onu sadrazamlıktan çekilmeye zorlayarak, yerine, Anayasa’nın ilanından yana olmadığını bildiği Said Paşa’yı getirdi.

Yeni Sadrazam Said Paşa başkanlığında Nazırlar Kurulu, şeyhülislam çağrılmaksızın Yıldız Sarayı’nda toplandı. Zorlu görüşmeler sürerken, bir ara Dâhiliye Nazırı (İç İşleri Bakanı) Memduh: “İstenilen Anayasa’nın onaylanmasıdır. Görüşmelerin gecikmesi tehlikeli olabilir.” dedi.

Nazırlar Kurulu’nda yapılan hararetli görüşmelere rağmen, Anayasa kabulü sorununun çıkmaza girdiği haberi üzerine, II. Abdülhamid, başkâtibi vasıtası ile şu yolu gösterdi: “Anayasa’nın ilanı, benim zamanımda olmuştur; kurucusu benim. Bir müddet, görülen lüzum üzerine yürürlükten kaldırılmıştı. Nazırlar Kurulu şimdi, Anayasa’nın ilanı tutanağını yazıp hazırlasın.” diye emrini gönderdi ve 2nci Anayasa 24 Temmuz 1908. Nazırlar Kurulu, padişahın isteği üzerine düzenlediği tutanakta, “halk arasında kan dökülmesinin önlenmesi, yabancı devletlerin iç işlerimize karışmalarına meydan verilmemesi gerekçesiyle, esasen var olan Anayasa’nın yürütülmesine ve görülen lüzum üzerine, çalışmalarına son verilmiş olan Mebuslar Meclisi’nin toplantıya çağırılmasına karar verilmiş” olduğunu saptamıştı. Sonunda yukarıdaki karar metni yazıldı ve Makedonya’daki Genel Müfettişliğe ve valiliklere telgrafla bildirildi. İstanbul gazetelerine de yayımlanmak üzere kısa bir bildiri gönderildi.

Not: Gelecek yazıda 2nci Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra yaşananları kaleme alacağım.       İlhan Küçükbiçmen