Hedefe ulaşabilmenin türlü yolları varır.


Aslında birden çok fazla şey anlatmak istiyorum. Ama becerebilecek miyim ben de tam emin değilim. Umarım maksat hasıl olur.


Yazının başlığı “Bir şeyler yemenin yolları” olunca bazıları ister istemez mecazi anlamda “bir şeyler yeme” olarak anlamış da olabilir.


Öyle anlayanlara da hiçbir şey diyemeyiz.


Zira argo tabir ile “malı götürme” olarak anlaşılması da günümüz şartlarında normal bir hal aldı.


Elma yemenin de birbirinden farklı yolları var.


Genellikle insanlara doğrudan bir şeyleri anlatmak çok zordur.


Bu sebeple çoğunlukla insanlara bir şeyler anlatmanın ve öğretmenin en iyi yolu doğrudan, çıplak bir şekilde bir şeyler anlatmaktan ziyade örneklerle dolaylı bir anlatım yolunu seçmektir.


Konfüçyüs da, insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun örneklerle göstermek olduğunu bilenlerdendi.


Sınıfın karşısına geçti. Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu. Diğer elinde bir elma vardı. Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı vazonun içine bıraktı, vazoyu yere koydu ve şöyle dedi: “Elmayı vazodan çıkarmayı başaran, elmayı yiyebilir.”


Çocuklardan biri epey acıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor, ama başaramıyordu.


“Elimi çıkaramıyorum!” deyince Konfüçyüs, “Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır” dedi.


Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu olarak bıraktı. Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık okunuyordu.


“Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı?” dedi Konfüçyüs ve vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü.


Çocukların hepsi gülmeye başladı.


Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu!


Konfüçyüs: “Fakat bu, göründüğü kadar basit değil” dedi. Elmayı havada tutuyordu konuşurken.


“Bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek zordur, beceri gerektirir ve benliğinize karşı kazanılmış bir zaferdir.


Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğini görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız.


Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz.


Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekârlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz”


Yani bırakmak ve vazgeçmek her zaman zayıflık ve mağlubiyet anlamına gelmez.


Bazen aklınızı da kullanarak farklı yöntemleri deneyebilir, bırakarak da hedefinize ulaşabilirsiniz.


Ve elmayı da afiyetle yiyebilirsiniz.


Ama ayva yerken daha dikkatli olmak gerek.


Mecazi anlamda “ayvayı yemek” size iyi gelmeyebilir.


Üstelik her canınızın istediğini yiyeceksiz diye bir kaide de yok.