Hayatımızda ne çok şey biriktirdik.

Acılar yada sevinzler, hepsi bize dair ve bize ait.

Ne unutabilir nede vazgeçebiliriz.

Her birimiz bireysel yaşamlar sürüyor olsak da aslında toplumun kopmaz parçalarıyız.

İşte size öyle bir hikaye;

“Kibrit kutusundaki kibritler, toplumun içinde yaşayan insanlar gibidir. Hepsi birbirinin aynısı gibi görünseler de her biri farklıdır. İnsanın yaşamı gibi her bir kibrit önce yanar ve sonunda kül olup sönüverir ama etkileri farklı farklı olur. Kimi kibrit çöpü bir amaca hizmet etmek için yanar, kimi amaçsız tüketir ömrünü. Kimi yanarak zarar verir çevresine…

– Bazıları öyle incedir ki her an kırılacak, yanmaz diye düşünürsünüz ama en iyi de onlar yanar.

– Bazıları öyle kalındır ki yanınca hiç sönmeyecek diye düşünürsünüz ama alev bile almadan ucundaki kimyasal madde bir anda yanıp sönüverir.

– Kimileri düzgün değildir ama yine de eksiksiz görevini yerine getirir.

– İlk yanan kibrit çöpleri hep en üstekilerdir.

– Binlerce kibrit çöpü bir ağaçtan çıkar da, bir kibrit çöpü yeter koca bir ormanı yakmaya…

– Islanmış bir kutuda yanabilecek kuru bir kibrit kalmamıştır artık… İnsan içinde yaşadığı toplumdan ayrı düşünülemez, ister istemez etkilenir.

– Bazı kibrit çöpleri kutuda aykırı bir şekilde diğer yöne bakar ve kutu açıldığında ilk önce onlar fark edilir ve ilk önce onlar yanar.

– Bazı kibrit çöpleri birbirine yapışıktır. Biri yanınca diğeri de yanar.

– Bazı kibrit çöpleri de kendisiyle birlikte kutuyu da yakan kibrit çöpleridir. İçinde bulundukları toplumu da beraberinde yakarlar.

– Bazı kibrit çöplerinin ucunda yanıcı kimyasal maddesi yoktur. Çöp olmaktan öteye geçemez. Kutu içinde amaçsızca işe yaramadan öylece durur. Toplumun içerisinde amaçsız ve işe yaramadan yaşar giderler.

Hayat akarken, kibrit çöpü karar vermez nasıl ve neden yanacağına, insan bulunduğu toplumda kendi yolunu çizebilir kader izin verdiği ölçüde…