Türkiye Suriye meselesinde taviz vermeden kararlı duruşunu sergilemeye devam ediyor.


Özellikle İdlib kentinde askerimiz yönelik saldırılar ve taciz hamleleri sabrımızı taşıran son damla oldu.


Orada ciddi bir insanlik dramı yaşanıyor.


Askerimiz ise orada Dünya'nın her yerinde olduğu gibi savaş nedeniyle perişan olmuş mazlumların neredeyse tek yaslnabileceğini omuz olarak kalmış.


Koskoca Dünya yaşanan bu insanlık dramını sadece seyrediyor.


Türkiye ise bir yandan da savaş sebebiyle yaşanan göç dalgası ile uğraşıyor.


Çünkü İdlib'de yaşanan saldırılar, bombardıman sebebiyle insanlar daha büyük kitleler halinde ülkemize doğru akın ediyor.


Son 5 yıl içinde artık sınırlarımız içinde yaşayan Suriyeli göçmen sayısı neredeyse ortalama bir şehir nüfusuna ulaştı.


Bu işin ciddi bir mali ve sosyolojik mevzusu var.


Türk halkı bu göçmenlere yönelik elinden geldiğince misafir perver davranıyor olsa da büyük bir kitle de bu mültecilerden hoşlanmıyor.


Ancak bu işin nereye varacağı ne kadar süreceği yada bu insanların yeniden ülkelerine mi döneceği yoksa burada mı kalacağı en büyük soru ve endişelerin başında geliyor.


Bu yük çok ciddi bir yük!


Kendi ülkemizde henüz istenilen ekonomik seviyeye vatandaşlarını ulastıramayan Türkiye İdlib'den gelen şimdiye kadar ki en kalabalık mülteci göçünü de yurda alırsa ne olacak?


Çünkü şu anda bu savaş mağduru olan yanlarına tek bir eşya bile alamadan evlerini terk eden insanların tek dayanağı Türkiye.


İşte tüm bunlar devam ederken şimdi Türkiye olası bir İdlib harekatının sinyallerini verdi.


Umuyoruz bu meseledeki kararlı duruşumuz bizi daha fazla şehit vermemize, kan dökülmesine ve ekonomik açıdan da bir dar boğaza sürüklemez.


Ama her ne olursa olsun bizler her zaman nasıl bir olup her sorunu aştıysak bu sorunda da yine omuz omuza tüm bu zorlukları aşarız diye düşünüyorum.