Dünya değişiyor ve elbette hepimiz bundan etkileniyoruz.
Bunu olumlu bulanlar da var bulmayanlarda.
Ama hangi tercih olursa olsun seçiminiz, dünya değişti, biz değiştik.
Sosyal medya platformu adeta hayatımızı içine içine çekti.
Günlük yaşamdan siyasete, entelektüel kültürden sokağa kadar herşey orada.
Yaşamımızı tamamen sardı ve buna uyum sağlamakta bizim elimizde.
Çok bariz bir örnekle sosyal medyanın hayatımızdaki yerine değinecek olursak; siyasi paylaşımları şöyle bir gözden geçirin.
Gazetelerde televizyonların haber bülteni yada tartışma programları gibi daha ciddi ve hukuksal sorumlulukları daha fazla olan bu sosyal medyadaki iddiaları yada söylemleri bulmanız mümkün değil.
Öyle iddialar öyle söylemler yer alıyor ki bazen acaba "bunun hukuksal bir karşılığı yok mu?" Diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.
Elbette uluslararası akademik kuruluşların yaptığı bir araştırma da bunun en büyük etkenlerini ortaya koyan bir sebebi açıklıyor.
Dünya gelenelinde Türkiye yine bir olumsuz araştırmada ilk 3'te.
İnternette çıkan haberlerin doğruluğu ve inandırıcılığı açısından yapılan araştırmada yüzde 50 oranı ile Türkiye'de her iki haberden biri ya doğru değil doğru bilgiyi içermiyor yada tamamen asılsız olarak tespit edilmiş.
Günlük yaşam içinde bende sıklıkla bu söylemlerle karşılaşıyorum.
İnternette yayınlanan herhangi bir konu için gerek gördüklerinde ve gerekse telefonla sürekli su soruyla karşılaşıyorum; "bu haber doğru mu?"
Belki de az evvel bahsettiğim inandırıcılık azlığı sebebiyle yönetiliyor belki de başka bir sebeple ama her ne olursa olsun ilgiyi gösteren sizsiniz.
Doğal olarak da bunun birincil olmasa bile ikincil sorumlusu da yine biziz!
Siz hiç satılmayan bir salatalığın 20 lira olduğunu gördünüz mü?
İlgi ve arz ne kadar çok olursa fiyatta bedeli de o denli yüksek olur..