Ankara'da düzenlenen "Birlikte Korumak, Birlikte Yaşatmak" temalı etkinlikte, UNESCO Dünya Mirası listesine giren ve aday gösterilen alanların korunmasına dair kapsamlı bir değerlendirme yapıldı. UNESCO Dünya Mirası Alanlarının Korunması başlığıyla oluşturulan etkinlikte alanında uzman isimler önemli değerlendirmelerde bulundu.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi Taş Eserler Salonu, Türkiye'nin kültürel mirasını korumaya yönelik önemli bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. “Birlikte Korumak, Birlikte Yaşatmak” başlıklı etkinlikte, UNESCO Dünya Mirası Alanları’nın korunması teması çerçevesinde akademisyenler, uzmanlar ve kamu temsilcileri bir araya geldi.
KADİM COĞRAFYAMIZIN SİMGESİ
Etkinliğin açılış konuşmasını Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürü Yusuf Kıraç yaptı. Kıraç, son yıllarda yapılan çalışmalarla UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Rabat Kalesi gibi önemli yapılarla birlikte, Ankara'nın da bu süreçte aktif bir yer edindiğini vurguladı. Kıraç, "Ankara bölgesinde yaklaşık 50 kültürel varlık tespit edildi. Bu alanlara dair hazırladığımız kapsamlı rapor yakında kamuoyuyla paylaşılacak" dedi. Sözlerinin devamında ise "Ankara'nın bu süreçte yer alması sevindirici olsa da, hâlâ adaylık ya da kalıcı listeye alınmayı bekleyen çok sayıda alanımız var. Bu alanların başında Tuz Gölü geliyor. Tuz Gölü’nü besleyen kaynaklar da bu anlamda korunması gereken doğal alanlardandır. Ayrıca Hacı Bayram Veli Camii ve hemen yanı başında yer alan, dünyanın ayakta kalan nadir Roma tapınaklarından biri olan Augustus Tapınağı’nın birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu iki yapı, farklı inanç ve kültürlerin bir arada yaşadığı kadim coğrafyamızın simgesidir" dedi.
Konuşmasında özellikle Anadolu’daki ahşap direkli camilere dikkat çeken Kıraç, Ankara’daki Arslanhane Camii, Konya’daki Eşrefoğlu Camii, Afyonkarahisar Ulu Camii ve Kastamonu Mahmut Bey Camii'nin listeye dahil edilmesinin önemli bir adım olduğunu söyledi. Ancak bu yapıların sayısının daha fazla olduğunu ve korunması gereken çok sayıda değerli mirasın bulunduğunu vurguladı.
MANSUR YAVAŞ'TAN YAZILI MESAJ
Etkinliğe katılamayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, yazılı bir mesajla UNESCO süreçlerine olan desteğini yineledi. “Evrensel kültürel ve doğal mirasın korunması, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmanın ayrılmaz bir parçasıdır” diyen Yavaş, Ankara’nın dünya mirası alanlarındaki görünürlüğünü artırmaya devam edeceklerini ifade etti. Yavaş mesajında "UNESCO Dünya Miras Alanlarının Korunması Programı kapsamında nazik davetiniz için teşekkür ederim.
Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak, evrensel kültürel ve doğal mirasın korunmasına yönelik tüm çalışmaları büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz.
Bu alandaki ulusal ve uluslararası iş birliklerini, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğunun ayrılmaz bir parçası olarak görmekteyiz. Bu anlamlı programa bizzat katılmayı çok arzu etmeme rağmen, yoğun programım nedeniyle iştirak edemeyeceğimi üzülerek belirtmek isterim. Belediyemiz aracılığıyla bu sürece katkı sunmaya, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye her zaman hazır olduğumuzu bilmenizi isterim" ifadelerini kullandı.
KALE SURLARI RESTORASYONU TAMAMLANDI
Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Daire Başkanı Çetin Ünal, 2021 yılında kurulan "UNESCO Ankara" birimi aracılığıyla yürütülen çalışmaları kamuoyuyla paylaştı. Ünal, Ankara'nın tarihi değerlerini küresel alanda görünür kılmak amacıyla kapsamlı projelerin hayata geçirildiğini söyledi.
Ünal, Hacı Bayram Veli Camii, Arslanhane Camii, Beypazarı Tarihî Kent Merkezi ve Tuz Gölü'nün daha önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındığını hatırlatarak, Eylül 2024'te Arslanhane Camii'nin kalıcı listeye dahil edilmesinin Ankara için büyük bir gurur kaynağı olduğunu vurguladı.
“UNESCO süreci kapsamında yürüttüğümüz çalışmalarla yalnızca tarihi yapılarımızı korumakla kalmıyor, aynı zamanda bu değerleri dünyaya tanıtma sorumluluğunu da üstleniyoruz,” diyen Ünal, Atatürk Bulvarı'nın da kısa süre önce geçici listeye eklendiğini ve bu gelişmenin kent için önemli bir adım olduğunu belirtti. Ayrıca, Başkan Mansur Yavaş’ın öncülüğünde başlatılan ve yakın zamanda kamuoyuna tanıtılan "İpek Yolu" projesinin de UNESCO adaylığı sürecine dahil edildiğini aktaran Ünal, bu yeni girişimin Türkiye'nin kültürel zenginliğine katkı sağlayacağını ifade etti.
Ankara Kalesi’nde yürütülen restorasyon çalışmalarına da değinen Ünal, tarihî kentin merkezinde bulunan 250 yapının üç etapta restore edildiğini ve ilk etabın tamamlanmak üzere olduğunu söyledi.
2008 yılında başlayan koruma sürecinin 2015 yılında tarihî kent merkezinin "tarihî sit" ve "yenileme alanı" ilan edilmesiyle hız kazandığını belirten Ünal, 2019'dan bu yana 25 farklı proje alanında uygulamaların sürdüğünü açıkladı.
Kale surlarının da çevresel etkenler nedeniyle uzun süredir yıprandığını hatırlatan Ünal, bu yapıların restorasyonunun tamamlandığını ve 2025 Mart ayı itibarıyla halkın ziyaretine açıldığını duyurdu.
UZMANLARDAN ÖNEMLİ DEĞERLENDİRME
Etkinlikte konuşan UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Somut Kültürel Miras İhtisas Komitesi Üyesi Prof. Dr. Özlem Karakul, “Kültürel Mirasın Korunmasında Bütüncül Yaklaşımlar ve Özgünlük: Arslanhane Camii Örneği” başlıklı sunumunda, yapının özgün karakterinin korunmasının önemine değindi.
Prof. Dr. Selcan Gürçayır Teke ise Ankara’daki dünya mirası alanlarında somut olmayan kültürel miras unsurlarının, özellikle mekân, kimlik ve el sanatları ilişkisi üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Son konuşmacı olarak kürsüye çıkan Prof. Dr. A. Güliz Bilgin Altınöz, “Dünya Miras Alanlarında Kesişen Kullanımlar, Çelişen Değerler ve Ortak Sorumluluklar” başlıklı sunumunda, Arslanhane Camii özelinde kapsayıcı bir yönetim modelinin nasıl geliştirilebileceğine dair önerilerde bulundu.
Etkinlik, Ankara’nın kadim geçmişini ve çok katmanlı mirasını koruma sorumluluğunu taşıyan kurumların, iş birliği içinde nasıl bir yol haritası çizdiğini ortaya koydu.