Birkaç gündür İsrail ve Filistin’in Gazze Şeridinde meydana gelen kanlı olayları ülkece hatta tüm dünya üzüntü ve ibretle izliyor. Ortadoğu yine kan gölüne dönüştü. Tam bir insanlık dramı yaşanıyor.
Bu güzel Mavi Gezegenimiz zaman içinde ne yazık ki insan zekasının ürünü olan ruhsal heyecan ve korkuları içeren dini inanç odaklı çeşitli guruplara ayrıştı. Musevilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık vs. gibi.
Bu dinsel odaklı ayrışmanın etkisi dolaylı olarak da olsa yukarıdaki trajedi de belirgin bir biçimde görülüyor.
Örneğin; biz de dahil neredeyse tüm Müslüman ülke siyasetçileri, yaşanan bu acı olaylara “İsrail’in yıllardır Filistin’e yaptığı zulüm” ün neden olduğundan bahsediyor ama bunun yanında, İsrailde kendi aralarında eylenen masum gençlerin üzerine Filistin davasını destekleyen Hamas militanlarının adeta katliam yaparcasına havadan silahlarla saldırmasına hiç ses çıkarmıyor veya Hamas’ın haklı olduğu yorumlarını yapıyor.
Tabii ki ben de bu görüşe sonuna kadar katılıyor ve “İsrail Zulmü” nü kesinlikle lanetliyor ve kınıyorum. Hatta bu konuda uluslararası bir tepki oluşturulmasını da bekliyorum.
Bu söylediklerimin neredeyse tam tersi de Avrupa Birliği’nde ve ABD’de yaşanıyor. Onlar haklı olarak İsrail’de eğlenen gençlerin üzerine Hamas’ın adeta katliam yapar gibi saldırıp yüzlerce günahsız gencin yaşamını yitirmesini ve birçoğunun da rehin alınarak kaçırılmasını lanetliyor ama. Konu Müslüman ağırlıklı Filistin’in İsrail zulmüne yıllarca maruz kaldığından, ne yazık ki Hıristiyan gözlüğü taktıkları için yüreklilikle bahsedemiyor.
Yani her iki inanç kesimi de kendine yakın “acı” yı görüyor ama diğerinin acısını görmezden geliyor. Ama dikkatimi çeken bir kişi var; İsrail ve Filistin’i savaşın içine çeken bu tehlikeli gidişat için bakın neler diyor.
Bu insanlık trajedisi için dünyanın en önde bulunan Birleşmiş Milletler Teşkilatının başındaki en yetkili kişi olan Genel Sekreter Antonio Guterres, İsrail-Filistin arasındaki çatışmanın durup dururken çıkmadığını belirterek, 56 yıllık bir işgalin ve görünürde siyasi bir sonu olmayan, uzun süredir devam eden bir çatışmanın ürünü olduğunu söylüyor.
Guterres, saldırıların derhal durdurulması ve tüm rehinelerin serbest bırakılması çağrısında bulunurken, İsrail'in meşru güvenlik kaygılarını kabul ettiğini ancak askeri operasyonların uluslararası insancıl hukuka uygun şekilde yürütülmesi gerektiğini de hatırlatıyor ve görüşlerine şöyle devam ediyor: