Sakarya Nehri’ndeki kuruma, kuraklık, balıkların ölümü, doğal yaşamın geri dönülemez noktaya doğru ilerleyişi, bununla birlikte yaşanan sosyal sorunlar, tarımsal üretimdeki kayıpların getirdiği milli gelirdeki düşüş..

Nereden bakarsan bak başlı başına bir araştırma konusu olmalı Sakarya Nehri.

Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan, mistik tarihteki en önemli figürlerin kurduğu medeniyetlerine ev sahipliği yapan ve günümüze kadar gelen Sakarya Nehri artık o eski görkemli görünümünden çok uzakta.

2007 yılında meslek olarak hiçte övünülecek bir şeye olmas da Sakarya Nehri’nin kuruduğu haberini yapan ilk isim olarak, yine o yıl nehir boyunca 121 km’lik kıyı boyunca inceleme de yapmıştım.

Sayısız sulama dinamoları, salma suyla sulanan tarlalar, suyun debisinin giderek düştümeye başladığı gerçeğini ilk o zaman kaleme almıştım.

O günden bu yana neredeyse her yıl benzer haberleri yazıp çiziyor, bıkmadan usanmadan uyarılarımızı da yazıyoruz.

Ancak ne hikmetse ne bakanlık, ne Polatlı’nın tarım temsilcileri ne de üniversitelerin akademisyenlerinden tek bir araştırma, bu kurumanın asıl nedeni nedir, iklim değişikliği geleceği nasıl etkileyecek yada Sakarya Nehri’nin çiftçinin aşırı sulamaları dıyında neden kuruduğuna dair ir araştırma göremedik, duyamadık!

Doğru tektir!

Devlet Su İşleri sürekli olarak her yıl “Sakarya Nehri kuruyacak” diyerek uyarı yazıları gönderiyor.

Ancak aynı DSİ, her yıl yeni sulama ruhseatı veriyor! Bu tutarsızlık varken, çiftçi neden yeni sulama alanı açmasın?

Bu iş başlı başına bir kaos. Bir belirsizlik ve vurdum duymaz bir aymazlık!

Yahu bu nedir kuruyor! Neden biri de çıkıp ne yapacağız demiyor?

'