Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme adımlarından biri olan Şapka ve Kıyafet Kanunu, 25 Kasım 1925’te kabul edildi. Ancak bu inkılabın en kritik dönüm noktası, 24 Ağustos 1925’te Mustafa Kemal Paşa’nın Kastamonu’da geniş kenarlı beyaz şapkasıyla halka ilk kez görünmesi oldu.

O güne kadar fes ve sarığın yaygın olduğu Anadolu’da Atatürk’ün şapkayla sahneye çıkması, Cumhuriyet’in kılık kıyafet alanındaki değişiminin simgesi kabul edildi. Mustafa Kemal Paşa, şapkayı Kastamonu’da giymeyi özellikle tercih etti; çünkü diğer illerde üniformalı veya fesli olarak tanınıyordu ve halk onu şapkayla ilk kez görecekti. Böylece yeni başlığı doğrudan halka tanıtmak mümkün olacaktı.

Ertesi gün İnebolu’da ünlü “Şapka Nutku”nu yapan Mustafa Kemal, “Bu serpuşun adına şapka derler” sözleriyle yeni kıyafeti halka tanıttı ve savundu. Kastamonu ve İnebolu gezisi, reformun sahneye konduğu kritik bir başlangıç olarak tarihe geçti.

Kastamonu Şapka

Kastamonu gezisinin ardından hız kazanan süreçte, 25 Kasım 1925’te TBMM’de kabul edilen 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun ile devlet memurlarına şapka giyme zorunluluğu getirildi, halkın da bu alışkanlığa uyması istendi. Kanun, 28 Kasım’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte toplumun farklı kesimlerinde yeni başlık ve kıyafetler kullanılmaya başlandı. Memurlar, askerler ve öğrenciler şapka takarken; bazı meslek gruplarında da kasket ve modern başlıklar öne çıktı. Böylece Cumhuriyet, kıyafet reformu ile Batılılaşma hedefini günlük yaşama yansıttı.

Ancak yeniliğin kabulü her yerde kolay olmadı. Anadolu’nun bazı illerinde fesin “dinî bir simge” olduğu düşüncesiyle kanuna tepki gösterildi. Erzurum, Kayseri, Rize ve Sivas’ta şapka karşıtı protestolar düzenlendi, isyan girişimlerine karşı hükümet sıkıyönetim ilan etti. İstiklal Mahkemeleri’nde görülen davalarda idam kararları dahi çıktı.

Denizli’deki orman yangını kontrol altına alındı
Denizli’deki orman yangını kontrol altına alındı
İçeriği Görüntüle

Tüm bu sancılı sürece rağmen Şapka ve Kıyafet Kanunu, Cumhuriyet’in laikleşme ve çağdaşlaşma yolundaki en güçlü sembollerinden biri oldu. Bugün hâlâ, 1982 Anayasası’nın 174. maddesi kapsamında “inkılap kanunları” arasında yer almakta ve değiştirilemeyecek yasalar arasında bulunuyor.

Muhabir: NESLİHAN EFE