Bir yılı aşkın bir süredir sınav maratonu ile mücadele eden öğrenciler için şimdi de tercih süreci başladı. 2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçlarının açıklanmasının ardından, 1 Ağustos Cuma günü itibarıyla üniversite tercih dönemi resmen başladı. Yanlış yapılan tercihler, öğrencilerin uzun vadede mutsuzluk, pişmanlık ve mesleki doyumsuzluk yaşamasına neden olabiliyor. Eğitim ve Rehberlik Koordinatörü, aynı zamanda Psikolojik Danışman Mustafa Makili, Polatlı Postası İnternet Haber Sitesi’ne yaptığı özel açıklamalarda, tercih döneminde öğrencilerin ve ailelerin en çok yaptığı hataları değerlendirdi. Makili, üniversite tercihlerinin yalnızca bir liste doldurmaktan ibaret olmadığını belirterek, bu sürecin öğrencinin tüm yaşamını etkileyecek bir karar olduğunun altını çizdi.
“EN YAYGIN HATA, SADECE PUANA GÖRE TERCİH YAPMAK”
Öğrencilerin üniversite tercihi yaparken en sık düştüğü yanılgılardan birinin sadece puana odaklanmak olduğunu belirten Makili, şöyle konuştu:
“En yaygın hata, sadece puana göre tercih yapmak. Oysa önemli olan, öğrencinin ilgi alanları, yetenekleri ve kişilik özellikleriyle örtüşen bir bölüm seçmesidir. Tercih yapılırken sadece okunacak bölüm değil, mezuniyet sonrası iş olanakları, mesleki doyum, bireysel yatkınlık, üniversitenin akademik kalitesi, şehrin yaşam koşulları, kampüs ortamı ve sosyal imkanlar gibi birçok faktör bir arada değerlendirilmelidir. Örneğin bir öğrencinin çok iyi puanla girdiği bir bölüm, mezuniyet sonrası istihdam açısından kısıtlıysa ya da öğrenci o alana ilgi duymuyorsa, bu durum uzun vadede motivasyon kaybına yol açabilir.”
KULAKTAN DOLMA BİLGİLERLE TERCİH YAPILMAMALI
Tercih döneminde yeterince araştırma yapılmadan verilen kararların büyük hayal kırıklıklarına yol açabildiğine dikkat çeken Makili, öğrencilerin kulaktan dolma bilgilerle ya da yalnızca bir üniversiteye yerleşmiş olmak için tercih yapmasının ciddi bir risk oluşturduğunu belirtti. Makili, aile ve çevrenin yönlendirmesiyle hareket etmenin de öğrencilerin kendi potansiyellerini görmesini engellediğine dikkat çekerek, “Öğrencilerin kendi potansiyellerini ve hayallerini merkeze almadan, sadece çevrenin beklentilerine göre hareket etmesi de sık karşılaştığımız bir durumdur” dedi.
“AİLELER DESTEKLEYİCİ OLMALI”
Makili, bu süreçte ailelerin rolünün kritik olduğuna vurgu yaparak, destek ile yönlendirme arasındaki farkın iyi ayırt edilmesi gerektiğini söyledi. Ailelere tavsiyelerde bulunan Makili, şu ifadelere yer verdi:
“Destek ile yönlendirme arasında ince bir çizgi var. Aşırı yönlendirme, öğrencinin kendi kararlarını verme becerisini zedeler ve özgüvenini sarsar. Sonuçta bu tercih, öğrencinin hayatını şekillendirecek. Aileler iyi niyetli olabilir, ancak kendi hayallerini ya da beklentilerini çocuğa yüklediklerinde, bu baskı öğrencide ciddi bir stres yaratır. Oysa ideal olan, ailelerin çocuklarını dinleyen, onlara seçenekleri sunan, ancak nihai kararı çocuğun vermesine olanak tanıyan bir rehber olmalarıdır.”
MESLEK SEÇİMİ VE ÜNİVERSİTE TERCİHİ BİR BÜTÜN
Meslek seçimiyle üniversite tercihinin bir bütün olduğunu belirten Makili, öğrencilerin kendilerini gelecekte mutlu ve üretken hissedecekleri alanlara yönelmesi gerektiğini söyledi. “Amaç yalnızca bir üniversiteye girmek değil, uzun vadede keyif alınacak, üretken olunacak ve gelişime açık bir meslek yolunda ilerlemektir” diyen Makili, bazı öğrencilerin “popüler” olduğu için ya da sadece puanı tuttuğu için istemediği bir alana yöneldiğini söyledi. Bu durumu ciddi bir zaman ve motivasyon kaybı olarak değerlendiren Makili, “Tercih sürecinde sadece bölüm adı değil, o meslekte kendini hayal edebilme, uzun vadeli doyum sağlama, iş olanakları ve bireysel uygunluk mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Öğrenciler önce “ben kimim, ne yapmak istiyorum, hangi alanlarda güçlü yönlerim var” sorularını yanıtlamalı, ardından bu mesleklere ulaşabilecek bölümleri araştırarak tercih sürecini şekillendirmelidir” diye konuştu.
TERCİH DÖNEMİNDE STRESLE NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Tercih döneminin öğrenciler için duygusal açıdan da zorlayıcı bir süreç olduğuna değinen Makili, stresle başa çıkma yöntemlerine de değindi. Makili, öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu:
“Tercih dönemi, öğrenciler için hem heyecan verici hem de kaygı düzeyi yüksek bir süreçtir. Geleceklerini şekillendirecek bir kararın eşiğinde olmak, çoğu zaman stres ve kararsızlık yaratabilir. Bu tür duygular, öğrencinin seçenekleri sağlıklı biçimde değerlendirmesini ve net kararlar almasını zorlaştırabilir.
Öncelikle öğrencilerin bu süreci hayatlarının tamamını belirleyen bir son değil, yönü zamanla şekillenebilecek önemli bir adım olarak görmeleri gerekir. Tercihler değişebilir, yollar revize edilebilir; önemli olan bilinçli, kendini tanıyarak ve araştırarak karar verebilmektir.
Bu süreçte öğrencilerin yapabileceği en etkili şey, bilgiye dayalı ilerlemektir. Tercih edilecek bölümler, üniversiteler ve şehirler hakkında doğru ve yeterli bilgiye ulaşmak, belirsizliği azaltır ve öğrencinin kendini daha güvende hissetmesini sağlar. Ayrıca; düzenli uyku, nefes egzersizleri, ekran süresini sınırlama, hobilerle ilgilenme ve yakın çevreden destek alma gibi günlük yaşamı dengeleyen rutinler de stresin etkisini azaltır.
Mümkünse bir eğitim danışmanından ya da okul rehber öğretmeninden destek alınması da bu süreci daha sağlıklı yönetmeye katkı sağlar. Öğrenci yalnız olmadığını ve bu yolculukta destek alabileceğini bilirse çok daha güçlü ve kararlı adımlar atabilir.”