Atatürkçü Düşünce Derneği Polatlı Şubesi, hayattan koparılmasının 31’inci yılında usta gazeteci ve yazar Uğur Mumcu’yu dün Cumhuriyet Meydanında yapılan etkinlik ile saat 13.00’te andı. Anma programına ADD Polatlı Şube Başkanı Hatice Hatipoğlu ve Üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi Polatlı İlçe Başkanı Melih Çınar ve üyeleri, belediye meclis üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, Başkan Hatipoğlu’nun açılış konuşması ve sonrasında okunan şiir ve konuşmalar ile devam etti. Program sonunda Atatürk anıtı önüne karanfiller bırakıldı.
YILLAR ÖNCESİNDEN GÖRMÜŞ VE BİZLERİ UYARMAYA ÇALIŞMIŞTIR
Başkan Hatipoğlu, konuşmasında şunları söyledi: “Uğur Mumcu, Atatürk ilke ve Devrimlerinin temelleri üzerine kurulan, Laik, Sosyal, Demokratik Hukuk Devleti olan Cumhuriyetimizi ve bunların dayanağı temel ideoloji olan Kemalizmi, ödünsüz savunan, araştırmacı gazeteci ve yazar ve kalpaksız Kuvayı milliyecidir. Uğur Mumcu, 1967 de yazdığı bir yazıda, Atatürk'ü "EZİLEN BİR ULUSUN, EZENLERE KARŞI İSYAN BİLİNCİYDİ" diye tanımlamıştır. UĞUR MUMCU İÇİN KEMALİZM EŞİTTİR, ANTİEMPERYALİZMDİR. Uğur Mumcu, "Atatürkçülük, Ulusal Bağımsızlık ve Ulusal Onur demektir. Atatürkçülük özetle antiemperyalist bir kurtuluş savaşını başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir. Atatürkçülük devrimciliktir" diyerek günümüzde de ülkemizin ve ulusumuzun aydınlık geleceği ve ulusal onurumuz için sıkı sıkıya sanılmak zorunda olduğumuz yolun, Atatürkçü Düşünce sistemi olduğunu bize anlatmaya çalışarak, Atatürk'ün izinde yürümenin, ışıklı uygarlık yolu olduğunu da göstermeye devam etmektedir. Uğur Mumcu, günümüzün BOP projesi mimarı olan, orta doğuyu enerji kaynakları nedeni ile kan gölüne çeviren emperyalizme karşıdır. Bu konularda yazdığı yazılarda da, bu emperyalizmin, iç ve dış işbirlikçileri ile Atatürk'ün kurduğu Laik Türkiye Cumhuriyetinin, tarikat-cemaat ve siyaset sarmalı ile orta doğulu parçalanmış bir din devletine dönüştürülmek istendiğini de, yıllar öncesinden görmüş ve bizleri uyarmaya çalışmıştır. Uğur Mumcu yaşamının son günlerinde, Kürt sorunu üzerine çalışıyordu ve suikasttan iki hafta önce yazdığı yazıda Barzani ailesi ve MOSSAD ilişkisini anlatıyordu.”
LAİK CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMA KONUSUNDA HALA UYARMAYA DEVAM ETMEKTEDİR
“Uğur Mumcu 1976 yılında 17 Mayıs günlü yazısında "Türkiye Cumhuriyeti, cephe ortaklığının elinde adım adım geri gitmektedir. İç ve dış sömürünün ahtapot kolları, dinsel sağ, saldırgan ırkçılıkla birlikte Anayasal düzeni, Cumhuriyet ilkelerini yok etme yarışı içindedir. 31 Mart'ın kanlı kaldırımları bu günlere kadar uzanmıştır. Derviş Vahdetiler, Said-i Nursiler, Anzavurlar birer birer hortlayıp politika sahnesinde yerlerini almışlardır. Çünkü bu noktaya adım adım gelindi. Cumhuriyet tarihi yerine Osmanlı padişahları, Mustafa Kemal yerine Abdülhamit..." diyerek aradan geçen 40 yıllık zaman dilimine rağmen dinci sağın hala bitmeyen din sömürüsünü bize anlatmaya devam etmektedir.
Ancak Mumcu, din sömürücülerinin, belli bir süre siyasal başarı elde etseler de eninde sonunda kaybedeceklerini de yazar. Ayrıca 1984 de yazdığı bir yazıda da "din sömürüsünün sonu yoktur. Bu kapıyı bir kez açtınız mı, dince kutsal sayılan ne kadar kavram varsa siyaset sahnesinin malzemeleri olur. Bundan zarar görecek olan dinin kendisidir." diyen yazıları ile çeşitli tarikat ve cemaatlerin, siyaset-tarikat-ticaret sarmalında kamu kurum ve kuruluşlarına nasıl çöreklendiklerini ve bu kaynakları talan ettiklerini anlatmış ve bu yazıları ile günümüzde yaşadığımız laikliğin yok edilmeye çalışıldığı, din sömürüsünü de yıllar öncesinden görerek bizleri Laik Cumhuriyete sahip çıkma konusunda hala uyarmaya devam etmektedir.
LAİKLİĞİN KORUNMASININ ZORUNLU OLDUĞUNU ANLATMAYA ÇALIŞMAKTADIR
Laikliğin temelini, Atatürk İlkelerinin, oluşturduğunu, laikliğin bir toplumu büyük kargaşalardan ve kör bağnazlıklardan kurtaran bir dünya görüşü olduğunu yazan Uğur Mumcu, bir yazısında, laikliği savunmanın kolay olmadığını "Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir, İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil," diyerek, adeta içimizdekilere de seslenmektedir. Uğur Mumcu, 1987 yılında yazdığı bir yazıda "Bugün birçok rektör ve dekan, Türk-İslam sentezi ideolojisini yayan "Aydınlar Ocağı "adlı derneğin üyesidirler. TRT, Türk -İslam Sentezci görüşlerin başlıca yayın organlarından biridir. Devlet bürokrasisinde, köprübaşları imam hatip okulu çıkışlı, memurlarca tutulmuştur. Zorunlu din derslerinde, din devleti propagandaları yapılmakta, "birader vakıfları" aracılığı ile İslamcı gençlik kuşağı yetiştirilmektedir." diyerek günümüzü de ışık tutarak, bugünde bize Laikliğin korunmasının zorunlu olduğunu anlatmaya çalışmaktadır.
“Uğur Mumcu 1990 yılı Haziran ayında yazdığı "Nereye" başlıklı Laik Türkiye Cumhuriyetinin bu erini de gören yazısında, "İslam bankacılığı ile devletin temel hukuksal düzeni din kurallarına duruldu. Öğrenim Birliği Yasası göz göre göre çiğnendi. Zorunlu din dersleri ile laiklik hiçe sayıldı. Yurt dışındaki din görevlilerinin aylıklarının hilafet örgütü 'Rabia' tarafından verilmesi hoş görüldü. Diyanet İşleri Başkanlığında çalışması gereken din adamlarına kaymakam, emniyet müdürü, savcı olma olanağı tanındı. Devlet, İslamcı kadrolara böylece göz göre göre teslim edildi. Nakşibendi tarikatı kurduğu siyasal ve ticari ilişkilerle devletin köşe başlarına bağdaş kurdu. İslamcı kadro devlet bürokrasisini adım adım ele geçirdi. İmam hatip liselerini bitirenler ne imam oluyor ne hatip. Oluyorlar. Hukuk fakültelerini bitirip, kaymakam, savcı ve emniyet müdürü oluyorlar. Demek ki, din eğitimi konusunda yükseköğrenim yapanların çoğu başka alanlarda görevlendiriliyorlar. Bunun nedenini hiç düşünmez misiniz?" diye yazarak bizi bu konuları sorgulamaya çağırıyor.”
RUHLARI ŞAD OLSUN
“Uğur Mumcu, bugün ülkenin içinde bulunduğu Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldıran siyaset-ticaret-tarikat sarmalında, Türkiye Cumhuriyeti'nin nereye götürüldüğünü görmüş ve ödünsüz, kırılmaz kalemi ile günümüz içinde bizi uyarmaya devam etmektedir. 2024 yılında, Laik Demokratik Sosyal Hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, ekonomiden eğitime tüm kurumları ile dinsel temellere dayandırılmaya çalışılıyor. Yalnız ve güzel ülkemiz tarikatların ve cemaatlerin oyun alanı haline getirildiğinden arak "YENİDEN KEMALİST DEVLET, YENİDEN LAIK CUMHURİYET "pusulası ile Laik Cumhuriyetimize sahip çıkarak, günümüzün Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olan Atatürkçü Düşünce Derneği olarak Kemalizm'in öncülüğünde, milletimizle birlikte başı dik, onurlu ve aydınlık Türkiye'ye mutlaka ulaşmak için çalışıp mücadele edeceğiz. Türk Ulusu'nun savundukları fikir ve düşünceler uğruna siyasi cinayetlere kurban giden Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğulları, Gaffar Okkan ve daha nice yurtsever, aydın, yiğit evlatlarını da, katillerini ve azmettiricilerini de, unutmayacağız ve unutturmayacağız. Başta Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere ülkemizin, bağımsızlığı, bölünmez bütünlüğü uğruna can veren, tüm şehitlerimizin önünde saygı ile eğiliyoruz. Ruhları şad olsun.”