Ankara'nın medya gündemini uzun yıllardır yakından takip eden, meslekte 30 yılını geride bırakan sürekli ve uluslararası basın kartı sahibi, deneyimli gazeteci Umut Karakülah, yerel basının karşılaştığı sorunlardan mesleğin geleceğine kadar pek çok konuyu samimi bir dille internet haber sitemizde özel olarak değerlendirdi.
Şu anda Ankara'nın 50 yılı bırakan en köklü gazetelerinden biri olan SONSÖZ Gazetesi’nin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olan Karakülah, aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Ankara Gazeteciler Cemiyeti başta olmak üzere 10 farklı gazeteciler cemiyeti ve derneğinde Yönetim Kurulu Üyesi. Karakülah ayrıca Sivil Toplum Kuruluşları (STK)'larda da faaliyetlerine devam ediyor.
Pek çok defa Ankara’da çalışmalarını sürdüren yerel basının ulusal medyanın gölgesinde ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldığı belirtiliyor. Bu konuyu deneyimli isme sorduk. Yerel basın temsilcilerinden biri olan Karakülah, başkentin aynı zamanda ulusal medyanın merkezi olmasının, yerel gazeteciliğin görünürlüğünü ve etkisini sınırladığını söyledi.
YEREL MEDYANIN GÖRÜNÜRLÜĞÜNÜ ARTIRMAYA ÇALIŞTIK
Ankara’nın siyasi merkez olması nedeniyle ulusal medyanın burada güçlü bir şekilde konumlandığını belirten Karakülah, “Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar, resmi kurumlar ağırlıklı olarak ulusal basına öncelik veriyor. Bu da Ankara’daki yerel basının haber ve reklam alanında geri planda kalmasına neden oluyor” dedi.
Yerel basın mensubu olarak birçok kurumda dışlandıklarını belirten Karakülah, “Bir yere haber yapmaya gittiğimizde, bizim ulusal basın değil de yerel basın mensubu olduğumuzu anlayamayan kişilerle karşılaştık. Demeç vermek istemeyen, bizimle çalışmak istemeyen kurumlar oldu” ifadelerini kullandı.
Gazete satışında da ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getiren Karakülah, ana bayiyle yapılan dağıtım anlaşmasına rağmen birçok bayide gazetelerinin yer almadığını belirtti. Vatandaşların talep etmemesi durumunda bayilerin gazeteyi getirtmediğini söyleyen deneyimli isim, çözüm olarak talep gelen bayilere özel dağıtım ağı kurduklarını ifade etti.
Reklam ve ilan konusunda da yerel basının uzun süre göz ardı edildiğini belirten Karakülah, bu algıyı değiştirmek için kamu kurumları, Basın İlan Kurumu ve Ankara Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği yaptıklarını söyledi. Yerel gazetelerin billboardlarda tanıtımını sağladıklarını aktaran Karakülah, “Kurumlarla daha fazla iletişime geçerek yerel medyanın görünürlüğünü artırmaya çalıştık. Bugün bu çabaların yavaş yavaş meyvesini alıyoruz” dedi.
YAPAY ZEKA OLAYA TANIKLIK EDEMEZ
Dijitalleşmenin haberciliğe katkı sağladığını ancak ciddi bir bilgi kirliliğini de beraberinde getirdiğini belirten Karakülah, şu uyarıda bulundu:
“Ajanslardan gelen haberler sorgusuz sualsiz kullanılıyor. Bu güven bazen büyük hatalara yol açabiliyor. Sosyal medyada yayılan bir bilgi ya da video, teyit edilmeden haberleştiriliyor. Halbuki gazetecilik; şüphe etmeyi, araştırmayı ve doğrulamayı gerektirir” ifadelerini kullandı.
Yapay zekânın gazetecilikte pratiklik sağladığını kabul eden Karakülah, yine de insan dokunuşunun önemini şu sözlerle vurguladı:
“Yapay zekâ bir haberi yazabilir ama olaya tanıklık edemez. Atmosferi hissedemez. O habere ruhunu veremez. Biz muhabir olarak bir yere gittiğimizde kokusunu, rengini, detayını içimize çekeriz. O farkı haberin satırlarında okursunuz” şeklinde konuştu.
Son olarak mesleğe yeni atılan iletişim fakültesi mezunlarına da önemli uyarılarda bulunarak usta-çırak ilişkisinin önemine dikkat çekti.
“Sadece okul bilgisi yetmez. Sahada öğrenilen, tecrübeyle pekişen bilgi en kıymetlisidir. Çok okumalı, gözlem yapmalı ve sabırla öğrenmeliler. İşsiz gazeteci çok ama fark yaratan her zaman iş bulur” dedi.
