Çanakkale deyince ilk akla gelen adalardan biri olan Bozcaada’da, tarihin taşlara kazındığı bir yapı olarak dimdik ayakta duran yapı olan Bozcaada Kalesi, ülkemizin neredeyse en iyi korunan kalelerinden birisi olarak dikkat çekiyor. Adanın yerleşim merkezinin sahilinde yer alan bu görkemli yapı, yüzyıllardır farklı medeniyetlerin izlerini taşıyor. Günümüzde ise hem ziyaretçilerine açık bir kültürel miras noktası hem de arkeolojik keşiflere ev sahipliği yapan canlı bir tarih sahnesi konumunda.

Su seviyesi düştü: O göl alarm veriyor!
Su seviyesi düştü: O göl alarm veriyor!
İçeriği Görüntüle

Bozcaada Kalesi-1

KALENİN İLK MİMARI BİLİNMİYOR

İstilalara açık yapısıyla bilinen Bozcaada’yı korumak için inşa edilen kalenin ilk mimarı bilinmiyor. Ancak tarih boyunca Fenikelilerden Cenevizlilere, Venediklilerden Osmanlılara kadar pek çok uygarlığın bu kaleyi kullandığı biliniyor. Kale, 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından var olan kalıntılar üzerine yeniden inşa edilerek bugünkü mimarisine kavuştu. Zamanla Köprülü Mehmed Paşa (1657) ve II. Mahmut (1815) dönemlerinde büyük onarımlar geçiren kale, Türkiye’nin en iyi korunmuş yapılarından biri olarak kabul ediliyor.

Kale, iç ve dış olmak üzere iki ana bölümden oluşuyor. Güney cephesinde yer alan ve 10 metre genişliğindeki 250 metrelik su hendeği, kaleyi adadan ayıran en belirgin yapı unsurlarından biri. İç kalede sarnıçlar, cephanelikler, revir, camii, zindan, karargah ve kışla gibi pek çok askeri ve sivil yapı bulunuyor. Dış kalede ise tabyalar, eğitim alanları ve ev kalıntılarının izleri görülüyor.

Günümüzde ise kale, sadece geçmişin izlerini korumakla kalmıyor; yeni arkeolojik bulgularla tarihe ışık tutmaya devam ediyor. 2025 yılından itibaren, kale içerisinde yer alan 1658 tarihli Osmanlı hamamına ait kalıntılarda arkeolojik kazılar başlatıldı.

Uzmanlar, bu çalışmalarla Osmanlı döneminin Bozcaada’daki günlük yaşamına dair önemli verilerin ortaya çıkarılmasını bekliyor.

Muhabir: TUĞBA AKKESEN