Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla dünya genelinde yasa dışı uyuşturucu ticaretinin en önemli geçiş noktalarından biri olarak kabul edilen “Balkan Rotası” üzerinde bulunuyor. Doğu ile Batı arasında adeta bir köprü işlevi gören Türkiye, bu özelliğiyle hem uyuşturucu kaçakçıları için hedef hem de transit ülke konumunda ciddi bir risk taşıyor. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’nin uyuşturucu ticaretindeki stratejik konumunu şöyle özetlemişti:

"Uyuşturucunun çevremizde üç ana rotası var. Kuzey rotası, yani Rusya üzerinden geçen rota. Balkan rotası, bizim üzerimizden gelip Balkanlar’dan geçen rota. Bir de Akdeniz rotası. Türkiye bu rotaların tam kesişim noktasında."Türkiye'de Gençlik Tehlikede Deva Parti Ankara İl Başkanı Uyardı! (2)

DEVA PARTİSİ ANKARA İL BAŞKANI UYUŞTURUCU KULLANIMINA DİKKAT ÇEKTİ

Afganistan kaynaklı afyon ve türevleri ile Avrupa’dan gelen psikotrop maddeler ve bu maddelerin üretiminde kullanılan kimyasalların geçiş güzergahında yer alan Türkiye, bu trafiğin yol açtığı sosyal ve sağlık sorunlarıyla da mücadele etmek zorunda. Uzmanlar, morfin, kokain, esrar gibi uluslararası anlaşmalar ve ulusal narkotik yasalar tarafından sıkı kontrol altında tutulan maddelerin kullanımının, bireylerde bağımlılık yaratarak toplumsal sorunlara neden olduğunu belirtiyor. Barbitürat ve amfetamin gibi sentetik uyuşturucular da bağımlılık açısından risk teşkil eden maddeler arasında yer alıyor. DEVA Partisi Ankara İl Başkanı Fatma Elçin Gülören, uyuşturucu kullanımındaki hızlı artışa dikkat çekerek gençlerin içinde bulunduğu zorluklara şu sözlerle vurgu yaptı:

"Uyuşturucu kullanan genç sayısının hızla artması hepimizi derinden endişelendiriyor. Bunun temelinde gençlerimizin yaşadığı umutsuzluk, kötü giden ekonomi, birçok şeye ulaşmanın zorluğu, işsizlik ve genel bir çaresizlik yatıyor" dedi.

Kovaları doldurun! Polatlı'da büyük su kesintisi
Kovaları doldurun! Polatlı'da büyük su kesintisi
İçeriği Görüntüle

"BENİM ÇOCUĞUM YAPMAZ DEMEMELİYİZ"

DEVA Partisi Ankara İl Başkanı Fatma Elçin Gülören, uyuşturucu kullanan gençlerin aile yapısına da dikkat çekti. Gençlerin büyük çoğunluğunun aslında iyi bir aile yapısı içinde yetiştiğini vurgulayan Gülören, parçalanmış ailelerde büyüyen çocukların da madde kullanabildiğine dikkat çekti. Ailelere önemli bir uyarıda bulunan Gülören, "Asla ‘Benim çocuğum yapmaz’ dememeliyiz. Çünkü bu sorun hepimizin sorunu, bu çocukların hepsi bizim çocuklarımız" dedi.

AMETEM VE ÇAMETEM YETERSİZ

Gülören, Türkiye’de uyuşturucu bağımlılığı tedavisi için ayrılan kaynakların yetersizliğine işaret ederek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Maalesef, gençlerimizi tedavi edebilecek merkez sayısı oldukça az. AMATEM ve ÇAMATEM gibi tedavi merkezlerinin çoğalmasını isterken içten içe çelişki yaşıyorum, keşke hiç ihtiyaç duymasak, çoğaltmasak diye düşünüyorum. Ancak gerçek şu ki, bu merkezlerin varlığı zorunlu." Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusuna rağmen tedavi yatak kapasitesinin sadece 16 bin olduğunu belirten Gülören, AMATEM ve ÇAMATEM’lerde aylarca süren bekleme sürelerinin gençlerin tedaviye erişimini zorlaştırdığını söyledi. Ankara'da da ÇAMETEM'in olmadığının altını çizen Gülören, "Bu gençler gerçekten kurtulmak istiyor. Onlara bir an önce destek vermek zorundayız" dedi.

"EL UZATMALIYIZ"

Fatma Elçin Gülören, tedavi merkezlerinin sayısının acilen artırılması gerektiğini vurgulayarak, "Bizler bu çocuklarımızı yeniden topluma kazandırmak için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. Unutmayalım ki, bu çocuklar pırıl pırıl, umut dolu gençler. Madde kullanımı sonrası yaşadıkları zihinsel ve ruhsal değişim çok büyük. Onlara sahip çıkmalı, el uzatmalı, yanlarında olmalıyız" dedi.

Muhabir: KÜBRA AÇIKGÖZ