Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Balkanlar Medya Forumu, İletişim Başkanlığı Konferans Salonunda geniş katılımla gerçekleştirildi. Forumda; medya, kamu diplomasisi ve bölgesel iş birliği alanlarında Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki ilişkilerinin güçlendirilmesi amaçlandı.
Açılış oturumunda, “Kamu Diplomasisi Perspektifinden Türkiye'nin Balkanlar'a Dost Eli Yaklaşımı” başlığı altında önemli mesajlar verildi. Toplam üç oturumdan oluşan Türkiye-Balkanlar Medya Forumunun açılış konuşmalarını Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi Yağmur Ahmet Güldere ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun gerçekleştirdi. Büyükelçi Güldere konuşmasında Türkiye'nin Balkanlar’a yönelik barışçıl, kapsayıcı ve iş birliğine dayalı vizyonunu aktardı. Güldere, “Balkanların refahı Türkiye’nin refahıdır. Kardeş halkların huzuru, bizim insanımızın huzurudur” sözleriyle Türkiye’nin bölgeye yaklaşımını özetledi.
Türkiye’nin Balkan ülkelerine 2024 yılı itibarıyla yaptığı yatırımların 20 milyar dolara ulaştığını belirten Güldere, dış ticaret hacminin ise 35 milyar dolara çıktığını vurguladı. Türkiye’nin bölgeyle ekonomik bağlarının giderek güçlendiğine dikkat çeken Güldere, altyapıdan enerjiye, ticaretten ulaşıma kadar birçok alanda ortak projelerin sürdüğünü ifade etti.
DERİN VE KALICI BAĞLAR KURULUYOR
Türkiye’nin NATO’nun Kosova’daki KFOR gücü ve Bosna Hersek’teki AB misyonu EUFOR’a katkı sunduğunu hatırlatan Güldere, Bulgaristan ve Romanya ile Karadeniz’de güvenli deniz taşımacılığına yönelik ortak faaliyetlerin sürdüğünü de belirtti. Ekonomik ilişkilerin yanı sıra kültürel ve toplumsal bağların da güçlendiğini vurgulayan Güldere, “TRT, Anadolu Ajansı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Hava Yolları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarımızla eğitimden kültüre uzanan projeler yürütüyoruz. Bu sayede iki toplum arasında daha derin ve kalıcı bağlar kuruluyor” dedi.
Forumun açılışında söz alan İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun ise, iletişimin barış inşasındaki rolüne dikkat çekerek, medya aracılığıyla Balkanlar ile Türkiye arasında karşılıklı anlayış ve güven ortamının güçlendirilmesinin önemine işaret etti.
Altun, “Bugün iletişim diplomasisi, geleneksel diplomasinin tamamlayıcısı değil, asli unsurlarından biridir. Medya aracılığıyla Balkan halklarıyla aramızda güçlü bağlar kurabilir, yanlış algıların önüne geçebiliriz” dedi. Altun konuşmalarında Türkiye'nin 'Türkiye Yüzyılı' vizyonu doğrultusunda kararlılıkla ilerlediğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Bugün artık savunma sanayisindeki kapasitesi, askeri ve istihbari gücü, ekonomik potansiyeli, tarihi ve kültürel derinliğiyle “Türkiye Yüzyılı” hedefi doğrultusunda kararlılıkla ilerleyen bir Türkiye var. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, el attığı sorunları çözen, gittiği yere istikrar, barış ve refah götüren, zalime karşı Yavuz, mazluma karşı Yunus olan bir Türkiye’den söz ediyoruz. Yaklaşık yarım asırdır süregelen terör sorununu çözme iradesi gösteren; kötülüğü ortadan kaldırırken kardeşlik iklimini büyütme kararlılığı sergileyen bir Türkiye var artık" dedi.
Altun, Türkiye’nin Güneydoğu Avrupa iş birliği süreci gibi bölgesel platformlarda aktif rol oynadığını vurgulayarak, Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan ve Türkiye-Bosna Hersek-Hırvatistan üçlü istişare mekanizmalarının, barış ve istikrarın kalıcı hale gelmesine yönelik önemli adımlar olduğunu söyledi.
BÖLGEYE DESTEK SUNMAYA DEVAM EDİYORUZ
Ekonomik ve sosyal alanda da ilişkilerin güçlendiğine dikkat çeken Altun, birçok Balkan ülkesiyle serbest ticaret anlaşmaları yapıldığını ve vizesiz seyahat uygulamalarının hayata geçirildiğini belirtti. “Bu adımlar sayesinde ekonomik entegrasyon artarken, halklarımız arasındaki etkileşim de güçlenmiştir” dedi.
Türkiye’nin 2024 yılı itibarıyla NATO Kosova Barış Gücü (KFOR) komutanlığını bir yıl süreyle üstlendiğini hatırlatan Altun, Bulgaristan ve Romanya ile birlikte Karadeniz'de yürütülen "Karşı Tedbir Görev Grubu" ile bölgesel deniz güvenliğine katkı sağlandığını ifade etti. Altun, “Sağlıktan eğitime, teknolojiden altyapıya kadar pek çok alanda bölgeye destek sunmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Türkiye Maarif Vakfı ve Türkiye Diyanet Vakfı gibi kurumların Balkanlar’da sosyal ve kültürel alanlarda etkin bir şekilde faaliyet gösterdiğini kaydeden Altun, Saraybosna, Üsküp ve Tiran’daki üniversiteler aracılığıyla akademik iş birliğinin derinleştirildiğini belirtti. Ayrıca Türk yerel yönetimlerinin, Balkanlardaki muadilleriyle yürüttüğü kalkınma projeleriyle bölgeye katkı sunduğunu ifade etti.
TOPLAM ÜÇ OTURUMLA DEVAM ETTİ
Forumun ilk oturumu “Kamu Diplomasisi Perspektiflerinden Türkiye'nin Balkanlar'a Dost Eli Yaklaşımı” başlığıyla düzenlendi. Oturumun moderatörlüğünü, İletişim Başkanlığı Kamu Diplomasisi Dairesi Başkanı Doç. Dr. Oğuz Üner üstlendi. Oturumda, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Jahja Muhasilović, Arnavutluk Medya ve Enformasyon Ajansı Genel Müdürü Alteo Hysi, Karadağ Cumhurbaşkanı Medya Danışmanı Milica Marinović ve gazeteci-bağımsız medya danışmanı Senka Pavlović Ćotrić konuşmalarıyla yer aldı.
Öğle arasının ardından forum, “Dijital Çağda Medya, İletişim ve Enformasyon: Fırsatlar ve Tehditler” başlıklı ikinci oturumla devam etti. Oturumun moderatörlüğünü İletişim Başkanlığı Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanı Doç. Dr. Bora Bayraktar yürütürken, medya dünyasından deneyimli isimler söz aldı.
Yeni Balkan Yayınevi Sahibi ve Yeni Balkan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mürteza Sulooca, Hayat TV Genel Yayın Yönetmeni Senad Omerasević, Kosova Türk Gazeteciler Derneği Başkanı Ercan Kasap ve Kırcaali Haber Gazetesi Kurucusu Müzekki Ahmet, dijitalleşmenin sunduğu avantajların yanı sıra dezenformasyon, bilgi kirliliği ve algoritmik manipülasyon gibi tehditlere dikkat çekti.
Forumun üçüncü ve son oturumu ise “Hakikat Krizi: Dezenformasyon, Yalan Haber ve Algı Yönetimleriyle Mücadele” başlığı altında gerçekleşti. Moderatörlüğünü TRT Balkan Müdürü Emre Baştuğ’un yaptığı oturumda, medya alanında artan bilgi kirliliğine karşı bölgesel ve uluslararası iş birliklerinin gerekliliği vurgulandı.