Türkiye’nin, İran ve İsrail arasındaki savaşa bakış açısının Batı’dan farklı olduğunu ifade eden Oktay, "Bizim bakış açımız dünyadan farklı. Özellikle Batı’dan çok farklı. G7’den çok farklı. 200 uçağıyla saldırdığını söyleyen bir Netanyahu hükümeti var. Bölgenin şımarık çocuğu var. Hukuk tanımaz ve her yere saldıran bir devletin, bir ülkenin, başbakanının ve hükümetinin başlattığı yeni bir saldırı. Dolayısıyla bunu değerlendirme boyutunda tamamen diğerlerinden farklı taraftayız" dedi. Oktay, İran’ın kendini savunma hakkı olduğunu düşündüklerini belirterek, İsrail’in bölgenin jandarması haline gelmesini, kendisini ve diğerlerinin de İsrail’i bir vesayet unsuru olarak bölgede kullanıp istedikleri yere saldırtmasını asla kabul etmediklerini vurguladı.

İngiltere, Norveç, Fransa ve bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’e sesini yükselttiği anda İsrail’in İran’a saldırdığını belirten Oktay, bu durumu bir dikkat dağıtma çabası olarak yorumladı. "Bu savaş sadece bir İsrail-İran olayı değil. Gazze’deki saldırılar tamamen devam ediyor. Soykırımla, katliamlarla, açlıkla insanları siz imtihan edip ondan sonra da gelip yardım vereceğim diye insanları kuyrukta öldürdüğünüz bir ortamda dikkatleri başka yöne çekiyorsunuz" dedi. Avrupa’daki ülkelerin İsrail’e sesini yükselttiği, aynı zamanda İran ve ABD’nin nükleer gücün kontrol altına alınmasıyla alakalı bir anlaşma boyutuna gelmesi noktasında birdenbire gündemin tamamen değiştiğini belirten Oktay, "Yine bölgenin şımarık çocuğu vesayet unsuru ortaya çıktı ve bütün gündemi değiştirdi. Çünkü kendisinde her türlü hakkı buluyor" değerlendirmesinde bulundu.

3. DÜNYA SAVAŞI'NA EVRİLME RİSKİ ÇOK YÜSKEK

İsrail- İran Savaşı’nın evrileceği aşamanın 3. Dünya Savaşı olduğunu dile getiren Oktay, "Burada çok farklı görüşler de var. Bir açıdan baktığınızda 3. Dünya Savaşı’nın zaten içindeyiz de diyebilirsiniz. Ama karşıda tek tek avlayarak neredeyse ayakta duracak kimseyi bırakmadılar. Bu savaşın bir 3. Dünya Savaşı’na yani küresel bir savaşa evrilme riski çok yüksektir. Yeni bir mülteci riskinin çıkması çok yüksektir" dedi. Oktay, bir sonraki aşamada Pakistan seslerini duymaya başladıklarını ve daha sonraki aşamada da Türkiye’nin hedef olduğu ile alakalı artık basındakilerin bile kendi aralarında konuşmalarına şahit olmaya başladıklarını belirtti. "Birileri yanlış hesap yapmasınlar. Hani önceden yanlış hesap Bağdat’tan döner derdik ya, yanlış hesap şimdi Tel Aviv’den döner. İyi bilsinler" diyerek uyarılarda bulundu.

İBB'ye yeni operasyon: 14 kişi hakkında gözaltı kararı!
İBB'ye yeni operasyon: 14 kişi hakkında gözaltı kararı!
İçeriği Görüntüle

İSLAM ÜLKELERİ KENDİ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMALI

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin, İslam ülkelerine İsrail’e karşı ortak hareket etme çağrısını değerlendiren Oktay, "Şu anda bunun gerçekçi olmadığını görüyoruz. Zaten bu gerçekçi olabilecek düzeyde olsaydı şu anda ne Lübnan’da ne Suriye’de ne Gazze’de katliamlar yaşanırdı. Ne de bugün İran’da yaşanırdı" dedi. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Türkiye’de toplanacağını ve katılımın çok yoğun olacağını belirten Oktay, orada kararlar alınacağını ancak bu kararların çoğunun eyleme dönüşmediğini ifade etti. "Bir askeri birlik veya askeri güç tesis etme konusu nerede olduğumuza baktığımızda, çok uzak bir hedef" yorumunu yaptı.

BÖLGE ÜLKELERİ KENDİ SORUNLARINI KENDİLERİ ÇÖZMELİ

İslam ülkelerinin İsrail’in saldırganlığına ses çıkarmamasını eleştiren Oktay, "Ne yazık ki herkesin kendi ajandası var. Herkes zannediyor ki şu anda kime saldırılıyorsa sadece onunla alakalı soru. Dolayısıyla bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın şeklinde. Halbuki bu öyle değil. Tek tek avlama olayı bu. O yılan bir gün herkese değecek ve değiyor da zaten" dedi. Bölgesel istikrarı ve güvenliği sağlayamadıkları zaman, hiç kimsenin güvende olmasının mümkün olmadığını vurgulayan Oktay, Türkiye olarak bugün tamamen odaklandıkları şeyin bölgesel bir sahiplenme olduğunu söyledi. "Bölge ülkeleri kendi güvenliğini kendileri sağlamalı, kendi sorunlarını kendileri çözmeli. Başkalarının gelip de burada sorun çözmesinin bir anlamı yok. Başkaları zaten sorun çözmeye de gelmiyor buraya. Başkaları sorunu daha da karmaşık hale getirmeye çalışıyor. Bunu Irak’ta gördük, bunu Libya’da gördük, bunu birçok ülkede gördük. Şimdi de gördüğümüz yer İran" ifadelerini kullandı.

İSRAİL'İN SALDIRGANLIĞI DİPLOMASİYLE DURDURULMASI CİDDİ SORU İŞARETİ

İsrail’in saldırganlığına dur demesi gerekenlerin aslında İsrail’i saldırgan hale getirenler olduğunu belirten Oktay, "İsim vermeden söyleyeceğim, Avrupa’daki yine ülkelerden birisi, önemli ülkelerden birisinin Meclis Başkanıyla görüşmemizde bunu konuştuğumuzda bu savaşı kim başlattıysa ancak o durdurabilir. Dolayısıyla kimi kastettiğimi biliyorsunuz. Kastettiğim ülke ABD. Bunu gizli ve kapalı olmasına da gerek yok. Ama ABD’ye baktığınızda bir günde neredeyse 10 tane farklı kararın ifade edildiği bir şeyi görüyorsunuz. Savaşla bombalamalarla alakalı biz kelimesini kullanabilecek kadar da ileri gidiliyor. Yani biz iyi iş çıkardık, biz iyi bombaladık gibi. Dolayısıyla önlemesi gerekenler bu işin içerisinde olunca, İsrail’in saldırganlığının diplomasi yoluyla durdurulması ne kadar gerçekçi çok ciddi bir soru işareti" şeklinde konuştu.

COĞRAFYAMIZDA GEÇERLİ DİLİN GÜÇ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ

G7 ülkelerinin yayınlamış oldukları açıklamada İsrail’e destek vermesini eleştiren Oktay, "G7 ülkelerinin açıklamalarına bakarsanız; İsrail’in kendisine savunma hakkı vardır diyebilecek kadar gerçeğe karşı kör olabiliyorlar. Veya çifte standart uygulayabiliyorlar. Yani saldıran İsrail, kendisini savunmaya çalışan İran. Batı ülkeleri İran’ı sevmiyor olabilir. Yani herkes sevmediği ülkeyi yok etmek durumunda mı? Herkes sevmediği ülkenin liderini yok etmek durumunda mı? Bu nasıl bir hadsizliktir. Birleşmiş Milletler nerede duruyor burada? Birleşmiş Milletler’deki bağımsızlık ilkesi nerede? Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Yatak odasında yok edeceksiniz, salonunda yok edeceksiniz, çocuklarının içerisinde yok edeceksiniz. Bu nasıl bir haydutluktur? Terör devleti dediğimiz şey budur zaten" dedi.

Oktay, diplomasinin son derece önemli olduğunu ve Türkiye olarak sorunların diplomasi yoluyla çözülebileceğini ısrarla, her şeye rağmen dile getirdiklerini belirtti. Ancak, ne yazık ki coğrafyalarında geçerli dilin güç olduğunu gördüklerini ifade etti. Buna rağmen Türkiye olarak diplomatik yollarla barışın tesisi ve bölgedeki gerginliklerin azaltılması ile ilgili ellerinden gelen her türlü gayreti sarf ettiklerini ve sarf etmeye de devam edeceklerini söyledi

Kaynak: İHA