Bir insanı sırf kılık ve kıyafetinden dolayı farklı şekillerde taciz etmek nedir?


Bunun erkek ya da kadın olması önemli mi?


Ya da mağdur olan kişinin siyasî görüşü, dünya görüşü farklı muamelede bulunulmasına bir sebep teşkil eder mi?


Hatırlar mısınız bir "şortlu kız " haberi günlerce, hatta aylarca gündeminizi meşgul etmişti.


Fakat 29 Ekimde yaşanan olay ilk bir ya da iki gün belli kişilerin gösterdiği tepkilerin ardından neredeyse unutuldu-unutturuldu.


29 Ekimde Marmaray'da kendi halinde yolculuk için vagona binen bir kişi sarıklı cübbeli diye taciz edildi.


Yetmedi, yapılan aşağılama ve taciz video kaydına alınıp kazanılan bir zafer edasıyla sosyal medyada paylaşıldı.


Bunu yapanlar aslında şecaat arz edelim derken sirkatin söyleyip kendilerini deşifre edip aşağıladılar.


Güya 10. Yıl marşı eşliğinde alkışlarla burnunun dibine kadar girip cep telefonlarının kameraları ile kayda alanlar o an ne düşünüyorlardı, amaçları neydi?


Yetmedi "İşte bu!" nidalarıyla zaferlerini kutlayanlar(!) bu yaşananları izleyenlerin kahir ekseriyeti tarafından vicdanlarda mahkum edildiler.


Çeşitli mecralarda asıl tepkiyi bu tacizi yapıp kayda alanlar gördü. Haber bültenlerinde de ayıplandılar ve kınandılar.


Show TV'de Ece Üner pek çok kişinin hislerine tercüman oldu. Üner, giyiminden dolayı metroda bu vatandaşı kayda alan ve "İşte bu!" diyen kişilere sordu ve ekledi: "Atatürkçülükten anladığınız bu mu? Bu ülkede sağcı, solcu, ilerici, gerici, yoktur. Namuslu ve namussuzlar vardır. Bu taciz açık açık namussuzluktur"


İlk bir kaç gün sadece belli kişilerin gösderdiği tepkiler haricinde arzulanan düzeyde topluca bir tepki koyulmadı.


Hatta bilinçli bir şekilde unutuldu/unutturuldu


Aile Bakanlığı olaya müdahil olmadı.


Sivil Toplum Kuruluşları ardı ardına basın açıklamaları yapmadı.


Şarkıcı-türkücü-sanatçı, yazar-çizer tayfası kameralar önüne geçip ardı ardına beyanatlar vermedi.


Siyasi parti genel başkanları ve diğer üst düzey yetkililer çok şiddetli bir kınama yapmadı.


Televizyonlar, haberciler günlerce bu olayın takipçisi olmadı.


Bu olayın ana failleri bir hafiye titizliğiyle açığa çıkarılmaya uğraşılmadı.


Neredeyse hiç kimse bu olayın mağduruna ulaşıp neler yaşadı o an neler hissetti, dinleme zahmetine girmedi. Onunla yan yana gelerek dayanışma mesajları vermeye uğraşmadı.


Sizin anlayacağınız o gün pek çok kişinin sergileyemeyeceği vakarı sergileyen sakallı-cübbeli, şortsuz adam unutuldu.


Basit gibi görünen ama hiç de basit sayılamayacak bu olay inşallah farklı şekillerde tekerrür etmez. Ve bizler "toplumca hep birlikte çok net bir tavır sergileseydik bu tekrar yaşanmazdı" meyanında şeyler yazmak zorunda kalmayız.


Nasip olursa epey zamandır üzerinde çalıştığım bazı şeyleri sizlerle buluşturmaya çalışacağım.


GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ başlığı altında sizleri zamanda yolculuk yaptırarak geçmişe götürecek ve ilginç haber-yazı ve manşetlerle buluşturacağım.


BENİM SEÇTİKLERİM başlığı altında da izlediğim filmlerden önemli gördüğüm ve not aldığım film repliklerini paylaşacağım. Bu yeni konsepti ne kadar süre devam ettirebilirim ben de bilmiyorum.


Severek yaptığım şeyleri okurlarla da paylaşmak öncelikli arzum.


Umarım, sizler de


beğenirsiniz.