Çelik Tarım Ticaret Polatlı’da gübre sektöründe bir ilke imza atarak sıvı azot gübresini ilçeye getirerek Polatlı çiftçisinin hizmetine sundu. Sıvı Azot ile kaybın çok daha az olduğunu ifade eden Çelik Tarım Ticaret sahibi Yüksek Ziraat Mühendisi Yaşar Murat Çelik, “Bu azot şekliyle dekara 3 litre azot verdiğimizde kaliteli bir gübreyle bir dekara yaklaşık 13 kilogram üre gübresi vermiş kadar azot temini yaparız. Ancak katı gübrelerde toprağa verdiğimiz azot topraktaki bakteriler tarafından hızlıca ayrıştırıldığından azot amonyak formuna dönüşmekte dolayısıyla gaz olarak topraktan uzaklaşmaktadır. Yani verdiğimiz azotun büyük bir kısmını maalesef bitkiler alamamaktadır. Oysaki sıvı azotta durum daha faklıdır. Sıvı azot verdiğimiz kaynaklardan bitkilerin azot olarak faydalanması çok daha mümkün ve olasılıklar dahilindedir. Azot kaybı daha azdır.” dedi.

ÜLKEMİZ 2 YILDIR GÜBRELEMEDE BÜYÜK SIKINTILAR ÇEKMEKTE

Türkiye’de son 2 yıldır gübreleme anlamında büyük sıkıntılar çekildiğini ifade eden Çelik, “Özellikle son 2 yıldır tarımda gübreleme noktasında ülkemiz büyük sıkıntılar çekmekte. Bu sıkıntıların temel sebebi özellikle taban gübreleri içerisinde bulunan fosfor teminindeki zorluklar ve üstü gübresi diye nitelendirdiğimiz daha çok yeşil bitkilerin yeşil aksamına hizmet eden yaprak gübrelerindeki azot üretiminden kaynaklanan sıkıntılardan meydana gelmekte. Fosfor kaynakları dünyada bugüne kadar genellikle Afrika’nın kuzey kısmından elde edilen fosfor kayalarıyla temin edilmekteydi. Fakat fosfor kayaları yıllar içerisinde kullanımdan dolayı özellikle 1960’lı yıllardan günümüze kadar yoğun bir kullanım arz ettiğinden maalesef tükenmek üzere. Bu kaynakların olmadığı yerlerde bitkilere fosfor verecek kaynaklar fosforik asit seviyesinde kalmakta bu da tabiki bitkilere vereceğimiz fosforlu gübreleri daha iyi kullanmalarını yani bitkilerin daha alınabilir olmaları gerekiyor veya fosfor içeriklerinin geçmiş yıllardaki gübrelere göre daha düşük seviyelerde olması gerekiyor ki fosforu randımanlı ve olumlu kullanalım.” dedi.

AZOTLU GÜBRELERİN FİYATLARI MAALESEF 2,5-3 KATINA ÇIKARMIŞ DURUMDA

Artan gübre fiyatlarından doalyı çiftçinin önümüzdeki sene ne ekeceğini bilemediğini söyleyen Çelik, “Azotlu gübreler ekseninde dünyadaki doğalgaz krizi ve doğalgazın azotlu gübrelerin kullanımında ana aktör olması azotlu gübrelerin fiyatlarında  maalesef 2,5-3 katına çıkarmış durumdadır. Ülkemiz her ne kadar endüstriyel gelişimde gösterse 1980’’li yıllardan sonra sanayiye yönelse de tarım ülkesi hüviyetini kaybetmiş değildir. Ancak ülkemizde tarım izlenen yanlış politikalar sonucu son 10 yıldır çok büyük zorluklar çekiyor. Özellikle tarımsal ürünlerin dünya bazındaki eş değerleriyle çiftçimizin tarımsal ürünler bazında yeterli desteklenmeyişi ve çiftçimizin geleceğini hangi ürünleri ekeceği konusunda bir gelecek planı oluşturulmaması tarımda üretim sıkıntısına neden olmaktadır. Özellikle günümüzde bitki besininin çok yüksek fiyatlara ulaştığı bir dönemde çiftçiler önümüzdeki sene ne ekeceğini bilememekte iklim koşulları da bu saydığımız olumsuz koşulların üzerine adeta tüy dikmektedir.” dedi.

ORGANOMİNERAL GÜBRE TOPRAK DOSTU MADDELER BULUNDURUYOR

Organomineral gübrelerin toprak için daha sağlıklı olduğunu söyleyen Çelik, “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de gübre ve bitki besleme alanında yenilikler geçte olsa ülkemize girmektedir organomineral gübre bunlardan en önemlilerinden bir tanesidir. Geçmişte kullandığımız gübrelerin dolgu maddeleri deniz kumu kireç taşı kalker, mermer tozu gibi toprağa faydası olmayan maddelerdi. Dolayısı ile gübreden faydalanma yani emilme oranı yüzde 20’ler 30’lar seviyesinde kalabilmekteydi. Organomineral gübre bu inert maddeler yerine toprak dostu maddeler bulunduruyor. Bunun yanı sıra bitki besin maddelerinin bitki tarafından kolayca alınmasını sağlayan yardımcı ürünler bulunmaktadır. Ancak çiftçilerimizde bu gübreleri alırken üzerinde yazan oranlardan ziyade suda çözünme oranlarına ve malzeme kalitesine gübrelerin kaplama malzemelerine çok dikkat etmesi gerekmekte. Çünkü bu konu ülkemizde yeni gelişmekte olan bir konu olduğu için suiistimale açıktır. Aldığınız gübrelerin içerisindeki fosforun da çözünürlük oranı bizim gübreleri alırken belirleyebileceğimiz en önemli kriterdir. Bu kriter mutlaka çiftçimiz tarafından sorgulanmalı ve aldığı ürünlerde bu oranı bilerek satın almalıdır. Normalde organomineral gübre fiyatlarını belirleyici etmen suda çözünürlük oranı ve gübrenin fiziksel kalitesidir. Tarım alet ve makinelerinde ki akıcılığı toprak içerisine düzgün bir şekilde atılıp atılamaması gübrenin kalitesini belirleyen ana faktördür.” dedi.

SIVI AZOT GÜBREDE BİTKİLERİN AZOT OLARAK FAYDALANMASI ÇOK DAHA MÜMKÜN

Sıvı azot gübre kullanımında azot kaybının daha az olduğuna dikkat çeken Çelik, “Üst gübrelerine gelecek olursak azotlu gübreler şuanda dünyada en çok fiyatı artan gübrelerdir. Özellikle üre havadan azotun elde edilmesi ile elde edilen bir gübredir. Günümüzde sıvı azot elde dilmesi tamamen doğalgaz ile yapıldığından tamamen tek enerji kaynağına bağlı bir üretim söz konusu olmaktadır. Bu üretim şekli gübrelerin fiyatlarını belirleyici ana faktördür. İçinde bulunduğumuz süreçte doğalgaz fiyatlarındaki ani yükseliş dünyadaki bu gübre fiyatlarının olağanüstü artmasına sebebiyet vermiştir. Bizim ülkemizde henüz çok fazla bilinmeyen fakat dünyada tarımı gelişmiş ülkelerde sıkça kullanılan sıvı azot en önemli çözümlerden, kolaylaştırıcı bitki besin maddelerinden en başta gelmektedir. ABD ve orta ve kuzey Avrupa ülkelerinde sıvı azot bizim kullandığımız üst gübresindeki yaprak gübrelerindeki katı ve daneli yapıya karşılık tamamen sıvı halde bulunan azot formaldehittir. Bu azot şekliyle dekara 3 litre azot verdiğimizde kaliteli bir gübreyle bir dekara yaklaşık 13 kilogram üre gübresi vermiş kadar azot temini yaparız. Ancak katı gübrelerde toprağa verdiğimiz azot topraktaki bakteriler tarafından hızlıca ayrıştırıldığından azot amonyak formuna dönüşmekte dolayısıyla gaz olarak topraktan uzaklaşmaktadır. Yani verdiğimiz azotun büyük bir kısmını maalesef bitkiler alamamaktadır. Oysaki sıvı azotta durum daha faklıdır. Sıvı azot verdiğimiz kaynaklardan bitkilerin azot olarak faydalanması çok daha mümkün ve olasılıklar dahilindedir. Azot kaybı daha azdır. Dolayısıyla diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi artık bizlerinde tarımda önderlik yaparak sıvı azot kullanımına öncelik getirmemiz gerekmektedir.” dedi.

POLATLI’DA ÖNCÜLÜK YAPMAK İSTEDİK

Sıvı azot konusunda Polatlı’da öncülük yaptıklarını söyleyen Çelik, “Sıvı azotun bazı avantajları da vardır. Nakliye ve insan gücüne ihtiyaç duyulmadığı için sıvı azot  20 litreden 1 tona kadar musluklu büyük hacimler içerisinde bulunmakta. İstenildiği kadar kullanım miktarı litre olarak içerisinden alınıp uygulama tankına kolaylıkla yüklenebilmektedir. Dolayısıyla çevre kirliliği yaratan plastik çuval gibi, içerisindeki plastik iç torba gibi çevre kirletici etmenlerin varlığı da bu sayede ortadan kalkmış olmaktadır. O bakımdan yeniliğe hem açık olma açısından hem de içerisinde bulunduğumuz ekonomik koşulların bize getirdiği daha uygun ürün kullanımı açısından sıvı azota bir dönüş beklemekteyim. Bu konuda öncülük yapmak isterim özellikle Polatlımızın buğdaycı çiftçisine. Bu vesileyle de sıvı azot temini yapmış olduğumu duyurmak isterim.” dedi.

BU SADECE BİR BAŞLANGIÇ

Çelik, “Bizim gübrelerimizdeki biyolojik yararlılık oranları çok yüksek. Özellikle ülkemizde katı gübreler için organominarel gübre yapımında bu konu suiistimallere açık. Hem bitki besin maddesi içeriği hemde suda çözünebilir fosfor ve gübrelerin fiziksel özellikleri fiyat oluşumunda ana kriterleri oluşturmaktadır. Dolayısıyla fiyat oluşurken gübrelerin kalitesi fiyatların oluşumunda birinci derecede etkili olmaktadır. Gübrelere verdiğimiz paralarla bitkisel ürün beklemekteyiz ancak gübrelerin işlevlerini kısa dönemlerde gözümüzle görmek mümkün değildir. Özellikle fosforun etkilerini zaman içerisinde görebiliriz. Fosfor buğdaygil ve köklü bitkiler tarafından ilk gelişim dönemlerinde yüzde 85 oranında bitki bünyesinde biriktirebilecek kapasiteye sahip bitki besin maddesidir. Fosforun temelden bitkiye verilememesi devamında fosfor takviyesi yapılsa bile bitkinin fosfor eksikliği çekeceğini gösterir. Özellikle buğdaygil bitkilerinde döllenme, dane oluşturma ve sağlıklı dane yapısı açısından 5-6 ay veya 7 ay sonra görebileceğimiz olumsuzluklar meydana gelebilmektedir ancak bunu çıplak gözle göremeyiz. Ancak hasat döneminde bunun farkına varabiliriz. Yani kullandığımız ürünün kalitesinin bize yansıması hasat döneminde olabilmektedir. Dolayısıyla aldığımız ürünlerin kalitesine bu yüzden dikkat etmemiz gerekiyor. Sıvı azotada çiftçilerimiz mutlaka zaman içerisinde dönecektir. Bu sadece bir başlangıç ve bu başlangıcı biz Çelik Tarım olarak yaptığımız için bir önderlik yaptığımız düşünüyorum.” dedi.

BİTKİ BESİN MADDELERİ İÇERİSİNDE TOPRAKTAN EN ÇABUK KAYBOLAN AZOTTUR

Kaliteli organomineral gübreler kullanıldığında geçmişten beri var olan fakat çözülemeyen fosforun harekete geçirildiğini ifade eden Çelik, “Bitki besin maddeleri içerisinde topraktan en çabuk kaybolan azottur. Azotun kalıcılığı yoktur. Fakat klasik azotlu gübreler içerisinde biüre dediğimiz zehirli bir madde vardır. Bu toprak içerisinde yavaş çözünmekte ve toprak bakterilerinin yaşamsal faaliyetlerine olumsuz etki göstermektedir. Bütün büyük sorun fosforlu gübrelerdir. Polatlımızda özellikle 1960’lı yıllardan sonra taban gübresi olarak kullanılan fosforlu gübreler bitkiler tarafından çoğu zaman alınamadığından aslında toprakta var olan fakat yararlanılamayan bir fosfor potansiyeli vardır. Organomineral gübrelerin kaliteli olanlarını kullanarak toprağa verdiğimizi aslında geçmişten beri var olan fakat çözülemeyen fosforu da harekete geçirmiş olmaktayız. Buda ülke ekonomisi açısından topraklarımızın biyolojik verimliliği açısından önemlidir. Yani geçmişten gelen mineral gübreler toprakta bitki besin maddesini tam olarak vermediği gibi toprağa bıraktığı zararlı maddeler dolayısıyla da toprak kirleticisi konumundadırlar. Organomineral gübreler geçmişten gelen bu kirliliği ortadan kaldırıcı toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerini düzenleyici bitkilere besin maddelerini sağlıklı olarak verilmesini sağlayan bir regülatör görevi görmektedir.” dedi.