14 Haziran 2004 tarihinde teröristlerle yaşanan çatışmada hayatını kaybeden Batman doğumlu Jandarma Komando Er Murat Akman'ın Türk milletine yazdığı mektup, şehit haberlerinin son günlerde tekrar gündeme gelmesiyle bir kez daha önem kazandı.Vatandaşlar tarafından google arama motorlarında araştırılan şehidimizin mektubu hakkında detaylar haberimizde. Peki, Şehit Murat Akman kimdir kaç yaşında şehit oldu? Murat Akman Gerçek resmi ve son mektubu? İşte detaylar...
Şehit Murat Akman kimdir kaç yaşında şehit oldu?
Murat Akman, hayata gözlerini açtığında ailesi tarafından terkedilmiş devlet tarafından Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirilerek, burada büyümüştür. Ancak 18 yaşına geldiğinde, Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan ayrılmak zorunda kalmış, ancak kurumla bağını hiç koparmamıştır. Akman, Çocuk Esirgeme Kurumu'nda bulunan diğer çocuklara yardımcı olabilmek için elinden geleni yapmıştır.Askerlik görevini bir komando olarak tamamlayan Murat Akman, devletin kendisine sağladığı maaşı, kendisini yetiştiren Çocuk Esirgeme Kurumu'ndaki çocuklara göndermiştir. Katıldığı operasyonlarda hayati tehlike olması nedeniyle her operasyon öncesi, operasyonun son mektubu olabileceğini düşündüğü bir mektubunu en yakın arkadaşına teslim etmiştir. Murat Akman'ın en yakın arkadaşı, Akman'ın geri dönemediği bir operasyon sonrasında kendisine ulaşan son mektubu, Akman'ın vasiyeti üzerine belirli bir ücret karşılığında medyaya devretmiştir. Bu ödenen ücret, Çocuk Esirgeme Kurumu'nda büyüyen çocuklara bağışlanmıştır.
Murat Akman Gerçek resmi ve son mektubu?
Kahraman şehidimiz Murat Akman'ın son mektubu şu şekildedir: “Bu yazı bir Komando Er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok. Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon… Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var. Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek.İlerde ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya insan ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtamadım demektir. Zaten pek de kalem tutmaz elim. Silah tutmayı daha iyi bilirim. Sizi korumam için siz öğrettiniz silah tutmayı. Tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Ya bir mayına bastım ya da yediğim bir kaç kurşun. Bileniniz var mı ben nasıl öldüm ? Kışlada her televizyona bakışımda birbirinizi öldürdüğünüzü birbirinizin canını yaktığınızı gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusunu vuranlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam vuranlar. Kız arkadaşına baktı diye alayını bıçaklayanlar.Eti az pişti diye garsona çıkışan adam; sen rahat uyu diye kurşunlar başımın üstünden geçerken ben dağda her bulduğumu kesip yedim. Arabasını solladılar diye levyesini kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için öldüm? Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğin bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki size neyi bölmeyi öğrettiler? Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum. Ben sizden razı oldum Allah da sizden razı olsun.”