AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi’nde seçimlerin ardından gerçekleştirilen ilk MYK toplantısı esnasında konuştu.

Çelik yaptığı basın açıklamasında"14 Mayıs gecesi 2 CHP’li belediye başkanının çıkıp da daha oylar sayılırken, milli irade tecelli etmemişken ‘13’üncü cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu’dur, biz de onun adına konuşuyoruz. İşte İstanbul’dan Ankara’dan İzmir’den oylar gelecek ve sonuç bu şekilde ortaya çıkacak’ gibisinden kendilerinin olmayan sistemlerinin olmayan verilerini bir kere daha millet iradesine dayatma şeklindeki yaklaşımlarını gördük. Asıl saygısızlığın oradan geldiği görüldü. Seçim sonuçlarına dönük olarak asıl provakasyonun oradan geldiği görüldü. Netice itibarıyla bu büyük demokrasi yarışını ve bütün dünyanın nefesi tutarak izlediği demokrasi yarışını milletimizin her ferdi bir olgunlukla buna katılım sağladı ve sonuç ortaya çıktığında da farklı siyasi partilerden vatandaşlarımız verdikleri siyasi mücadelen sonra birbirlerini tebrik ettiler. Güvenlik güçleri büyük bir basiretle herkesin güvenliğini sağladı’’ ifadelerini kullandı.

"Açık ara yalan Ankara Büyükşehir Belediye başkanı tarafından söylendi"

Çelik, seçim sürecinde birçok yalan söylendiği ancak bunlardan en büyük yalanın açık ara Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın söyledikleri olduğunu vurgulayarak, "Bir sürü yalan söylendi. Ama açık ara yalan Ankara Büyükşehir Belediye başkanı tarafından söylendi. Çıktı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı AK Parti’nin 3 kere terörist başını bırakmaya teşebbüs ettiğini söyledi. Bu bütün seçim sürecinin açık ara birinci yalanıydı. Tabii gece gündüz terör örgütlerinden gelen destekler ve bu terör örgütlerinin desteklerini siyasi alanda sürekli olarak dinlendiren siyasetçilerin verdiği destekler karşında suskun kalanlar bu tip bir yalan üretimi girdiler. Bütün bir seçim süreci boyunca defalarca söyledik. Bakın dedik bu terör örgütlerine destek veren siyasetçiler diyor ki ‘Biz Tayyip Erdoğan’ın karşısında Kılıçdaroğlu olduğu için biz, sayın cumhurbaşkanımızla ilgili olarak ‘onun seçilmesini istemiyoruz. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesini istiyoruz’ Ama 14 Mayıs’a kadar bunun karşısında Kılıçdaroğlu suskun kaldı. 14 Mayıs’tan sonra da ortaya çıkan tabloyu görünce bir takım pankartlar asarak, pankart siyaseti yoluyla vatandaşımızın iradesini manipüle edebileceğini düşündü. Bu tablo karşısında acz içerisinde kalanlar ve bu tablo karşısında söyleyecek bir şey bulamayanlar, çıktılar işte Ankara Büyükşehir Belediye başkanının yaptığı gibi ‘AK Parti 3 kere terörist başını serbest bırakmak için kanun çıkarmaya çalıştı’ dediler. Baştan aşağı yalan. Son yılların ve seçim sürecinin açık ara en büyük yalanı’’ diye konuştu.

İHA