Sakarya Nehri ve Porsuk Çayı bu toprakların en önemli değerleri arasında.

Yüzyıllardır gerek bizim atalarımız gerekse Anadolu'yu yurt tutan onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış tarihi bir misyonu olan akarsular.

Yeni yüzyılın en önemli kıymeti olacak tatlı su kaynakları arasında da önemli bir yere sahip.

Jeopolitik olarak bulundukları konum itibariyle de stratejik öneme sahipler.

2008 yılından bu yana gazetemizin yakından takip ettiği Sakarya Nehri ve Porsuk Çayı'nın kuruması meselesi çözümü de bir o kadar basit olan Gökpınar barajı ile çözülebilecek bir sorun.

Karşımızda her yıl kuruyan nehirlerimiz var, her yıl sıkıntılarla boğuşan çiftçiler ve giderek yok olmaya yüz tutan bir doğal yaşam var.

Tarımsal üretim oldukça olumsuz etkileniyor l.

Bu kayıp yüz binlerce liralık katma değerin yok olması anlamına geliyor.

Bunun yanında saygı duymayı unutmamamız gereken bir de doğal yaşam iniş çıkışları var.

Balıklar ölüyor, orada hayatını sürdüren onlarca çeşit hayvan ve bitki de bu durumdan olumsuz etkileniyor.

İlk kez 2008 yılında gündeme gelen Gökpınar Barajı 12 yıl geçmesine karşın hala bitirelememiş bir proje olarak karşımızda duruyor.

Oysa güçlü bir hükümet ile yönetilen Türkiye'de by barajı bitirmek ne kadar zor olabilir ki.

DSİ bu baraja benzer pek çok projenin onlarcasını her yıl hayata geçiriyor.

Ama biz 12 yıldır sadece avutulup "baraj şu seviyeye geldi" " baraj ile ilgili hükümet nezdinde temaslarda bulunduk" dışında bahanelerden başka bir şey duymuyor ve görmüyoruz.

Mesele Polatlı olduğunda ilginçtir her konuda top taca atılıyor.

Bu da Polatlı'nın zaman zaman dile getirdiğimiz bir sorununu daha ispat eder nitelikte.

Polatlı sahipsiz bir şehir..