Eskikarsak Sulama Kooperatifi Başkanı Yaşar Özer, tarımsal üretimde yaşanan sorunları ve bu sorunların kaynağı, örnekleri ve çözüm önerileri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Tarım politikalarında yapılan yanlışların yıllardır görülmediğini ifade eden Özer, yanlış da olsa, yapılmış bu yatırımların heba olmaması üretimlerine denetimli bir şekilde devam etmeleri sağlanması gerektiğini ifade etti. Tarımsal hizmet veren kooperatiflerin desteklenmesi gerektiğini söyleyen Özer, “Ekilen, dikilen ve yetiştirilen tüm hayvan ve bitkilerin, baş fiyatının belirlenmesi, alım güvencesi verilmeli.” dedi.

KÖYLÜLER ÜRETİMDE SÜREKLİLİĞİ SAĞLARDI

Eskikarsak Sulama Kooperatifi Başkanı Yaşar Özer açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “Eskiden köylerimiz vardı, bu köylerde yaşayan insanların köhnede olsa barınaklarında 50/100 koyunu, keçisi, 3/5 ineği, mandası olurdu, yavrularını büyütür dişisini bırakır erkeğini satar hayvanını çoğaltır sütünü sağardı. Yemi satın almaz, yemini tarlalarında kendileri yetiştirir, hayvanlarını arpa, saman, yonca ve cayırla besler, etini sütünü değerlendirirdi. Kimyasal kullanmaz, tarlalarına hayvanlarının gübresini atardı. Yağını, yoğurdunu, peynirini kendi yapar ihtiyacı fazlasını  satarlar. Buğdayını yetiştirir unluğunu alır, fazlasını satar. Ekmeğini kendi yapar. Şekere, yağa, ete, süte para vermez, kendilerinin de, şehirlerin de ihtiyacını “milletin efendisi” bu köylüler karşılar. Üretimde sürekliliği sağlardı.”

NE OLDU?

“Tarım politikasındaki yıllardır görülmeyen yanlışlıklar, Teorisyenlerin pratiği görmeden, kırsalın eğitim ve ekonomik durumunu bilmeden, Avrupa özentili, köylü yaşamı ile alakası olmayan, hayali projelerle tarımı geliştirmeye çalışması. Tarım ve Hayvancılığın üniversitelerden, Sanayi ve Teknolojiden uzak kalması. Kırsalda, Katma değer yaratacak entegre tesislerin yaygınlaştırılmaması. Bölgelerin coğrafi konumu, iklim ve toprak yapısına göre, bölgeye özgün hayvan ve bitki desenlemesinin yapılmaması. Üreticilerin eğitimden uzak, bilinçsizce, bol miktarda kimyasal ve ilaç kullanması. Baş fiyatı olmayan ürünlerde alım güvencesinin olmayışı. Hibe ve desteklerin parası teminatı olana verilmesi. Küçük arazi sahibi yoksul köylülerin kaderine terk edilerek, tefecilere mahkum edilmesi. Fırsat, stok cambazların önlenemeyişi. Üreticinin satamadığı ürününü dereye dökerek zarar etmesi. Bu köyleri boşaltıp insanları metropollere göç etmeye zorladı. Hibe ve destekler bu köylülerden veremeyeceği ipotekler (Şehirde, İlçede daire şu kadar tapu istendiğinden verilmedi). Küçük arazi sahipleri bu desteklerden yararlandırılmadı. Her köyde imkanı olan, ipotek verebilen üç/beş kişi bu kredi ve desteklerden yararlandırıldı. Oysaki köyünde oturanların barınaklarını modernize etmeleri, hayvan sayısını çoğaltmaları gibi koşullarda, yaşam yerleri ve barınakları ile verebildikleri arazi tapusu şartsız kabul edilip veya birlik yada kooperatif çatısı altında toplanmaları özendirilerek, Tarım İl, İlce örgütleri denetiminde eğitilerek,  düşük faizli, uzun vadeli kredilerle desteklenerek imkan verilip, bu insanlara hane başına, 3/5 büyük baş, 50/100 küçük baş, bölgeye özgü hayvanlar verilerek, Hazine arazilerinin parası olana değil Tarım İl, İlce örgütlerince mahalde yapılacak tespitle, toprağı olmayan ve az toprağı olan köylülere yaşamlarını idame etmesi için kiralama veya uzun vadeli ödenebilecek şekilde taksitli satılarak bu insanlar köylerinde tutulsaydı. Üretim süreklilik arz eder, artar, köylümüz şehirlere göçüp, asgari ücretli  tüketici bir toplum olmaz, yem, et, süt  fiyatları artmaz, üretimi ellerinde tutan tefeciler çoğalmaz, ithalata gerek kalmaz, ülkede fiyat istikrasızlığı bu denli büyük  yaşanmaz köylerimiz boşalmazdı.”

YAŞANAN ÖRNEKLER

“Islah yolu ile tarıma elverişli hale gelebilecek geniş  alanlar, marjinal tarım arazisi olarak belirlenip imara açıldı. (Sürekliliği olmayan bir hizmet modeli teşvik edildi ) Bu araziler üzerinde, Birey ve Şirketlere Devlet desteği ve teşviki ile kurulan 100/500/1000/10.000 büyük baş hayvan kapasiteli  tesislerde  et üretimini artıracak işletmeler kurduruldu.  Doluluk oranı yüzbinlerce büyük baş besi hayvanını  geçmiş durumdaki bu işletmelere. Hayvanların büyük bir çoğunluğunu ithal yoluyla getirtildi. (yerini doldurmak için 6 ayda bir ithal edilmesi gerekli.) Bu işletmeler Yemlerini  hazır yem fabrikalarından aldı. Yem üretim alanları ve koşulları olmadığından. Bu kadar hayvana alınan yem, yemde az olan arza talebi arttırınca. Yem  katkı maddeleri fiyatları yükseldi, yem fiyatları arttı. Kur farkı kredi faizi maliyetleri ithal edilen hayvan fiyatlarını arttırdı, buda ister istemez, et fiyatlarına yansıdı. Bu işletmeler artık zarar etmeye, üretimlerini aksatmaya başladı. Bu tesisleri kuran birey ve şirketler Hayvancılığın en yoğun olduğu, Kars, Ağrı, Ardahan, Erzurum bölgesinden, meralarını bırakıp iç Anadolu’ya geldiler. Çok geç olmadan Verilecek destek ve teşviklerle, bölgelerindeki mera ve mezraların ıslah edilip, güvenliği sağlandığında. Bu bölgelerindeki köylülerle damızlık hayvan yetiştirip çoğaltarak, sürdürülebilirliği olacak şekilde,  mera ve cayırlarında yeme daha az para vererek bölge koşullarına uygun hayvanları  ithal etmeden bölgelerinde yetiştirmeleri. İthalat zorunlu ise, bölgelerine yakın sınır ülkelerden kara yoluyla, gerekirse beli bir süre gümrük muafiyeti sağlanarak getirmeleri. Yanlış da olsa, yapılmış bu yatırımların heba olmaması üretimlerine denetimli bir şekilde devam etmeleri sağlanmalı.”

TARIMSAL HİZMET VEREN KOOPERATİFLER DESTEKLENMELİ

“Yurt genelinde, Tarım İl, İlce  örgütlerince, Bölgelerin coğrafi konumu, iklim ve toprak yapısına özgün. Bitkisel ürün ve hayvansal ırkların tespiti yapılarak, ürün desenlemesi, talep ve arzın tahmini rekoltesinin belirlenmesi, üretimin planlı bir şekilde azaltılması/çoğaltılması, alan genişletilmesi/azaltılması, çalışmalarının mahalde kontrollü bir şekilde yapılması. Hazine arazilerinin, yurt genelinde parası olana değil, köyünde oturan toprağı olmayan ve az toprak sahibi olan bireylere yaşamlarını idame edecekleri miktarlarda kiralanması veya uzun vadeli taksitlerle ödenecek şekilde satılması ile ilgili bir çalışmanın başlatılması. Ekilen, dikilen ve yetiştirilen tüm hayvan ve bitkilerin, baş fiyatının belirlenmesi, alım güvencesi verilmesi. Kısacası Avrupa özentili projelerden vaz geçilip, köyünde yaşamlarını idama etmek için bu işi yapmak zorunda olan insanların, tahsiline, ekonomik durumuna bakılmaksızın desteklenerek teşvik edilmesi. Köylerde bireysel çalışmalar yerine  uzmanlar desteğinde kolektif çalışmaların özendirilmesi. Tarımsal hizmet veren kooperatiflerin desteklenmesi. Gıdada sürdürülebilirliği, köylerde üretimi ve refahı, yurtta istikrarı sağlar.”