Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Kuşoğlu açıklamalarında, “Enkaz edebiyatıdır, yapılır ama öyle kötü bir politika izleniyor ki. Gerçekten ama gerçekten bunu muhalif olduğum için söylemiyorum. Gerçekten seçimden sonrası sanki yokmuş gibi düşünülüyor. Hiçbir şey yapılmadan yarın düşünülmeden uygulamalar yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

HERKESİ KUCAKLIYORUZ SÖZLERİYLE TAM TERSİ KUTUPLAŞMA YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “Bu seçimlerden önce bir seçim ekonomisi olur. Devlet imkanlarını iktidar partisi çok kullanır. Devlet imkanlarıyla bol bol seçmene rüşvetler verir. Şuanda onlar yapılıyor ama seçim ekonomisinin yanı sıra bir de seçim öncesi siyaseti vardır. Bu tam öyle. Seçim öncesi seçim siyaseti yapıyorlar. Baskılarını daha fazla arttırdılar. Daha fazla sıkıntı, sorun, tehdit etmeye, gözdağı vermeye çalışıyorlar. Bunun bir de kutuplaşmayı arttırmaya çalışıyorlar, tam tersi göstererek ama. Kutuplaşmayı da biz kutuplaşmayı sevmiyoruz, istemiyoruz, herkesi kucaklıyoruz sözleriyle tam tersine kutuplaşma yaratmaya çalışıyorlar. Ya benden olacaksın ya o tarafta olacaksın diye böyle bir siyaset izleniyor şu an. Tabipler birliği de bunun kurbanı. Bu dönemde daha dikkatli olmak gerekir. Şartların ne olduğunu görüyorsunuz. Bu koşulları da dikkate almak lazım, gerçekçi olmak lazım bu dönemde.”

BÜTÇEDEN ÖNCE İKİ TORBA KANUN GELDİ

“Bu sene bütçeden önce iki torba kanun geldi. Birisi 52 madde birisi 23 madde. Normalde bütçe döneminde biliyorsunuz gelenek olarak başka kanunlar devreye girmez. Milletvekillerin özellikle bütçeyle yoğunlaşmasına zaman ayırılır. Çünkü bütçe ve kesin hesap çok önemli bir konu. Teamüller böyle ama buna uymadılar. Bizi son bütçe gününe kadar çalıştırdılar. Torba kanununda bütünlüğü görebilmelisiniz. Son ele aldığımız kanun 21 madde aslında. Yürütme ve yürürlüğü çıkarırsanız. 21 maddelik bir torba kanununda kaç kanunda değişiklik yapılıyor? 13 kanunda. Ondan önceki, bir hafta önceki şu an genel kurulda görüşülüyor. 52 maddesi var. O da 40’a yakın kanunda değişiklik getiriyordu. Böyle olunca aynı anda bu işlerde uğraşan hukukçu bile 40 kanunu aynı anda değerlendirmeye sahip değil. Biz bunu bir iki günde geçiriyoruz komisyondan. Böyle bir de acele ettiriyorlar. Sık sık kanun değiştiriyorsanız hata yapılıyor, yapılan bu kanunlarla ilgili değişiklikler bir ay, iki ay, altı ay, bir sene sonra tekrar önümüze geliyor. Meclis yönetmelik yapar gibi kanun yapmış oluyor. Bir ciddiyeti kalmıyor. Bürokratlar iki de bir belli konularla ilgili kendilerini sıkıntıya sokmamak için sık sık kanun öneriyor. Ya da biliyorlar artık çok kolay kanun değiştiğini. Böyle bir süreci daha önce görmedim. Biz bürokrasideyken meclisten kanun geçirmek, değişiklik yapın demek kolay değildi. Çokta iddialı olmayı, bilgili olmayı gerektiriyordu. Şimdi sürekli getiriyorlar. Yani yanlış kanun getirmiş, kimse onun hesabını soramıyor. Ciddiyeti kalmadı. Meclisin itibarı yok yani meclisteki çoğunluk milletvekili bu yanlıştır böyle olmaz demiyor maalesef.  Kanun görüşmeleri sırasında itibarla ilgili bir olay yaşandı. Bu kur korumalı mevduat hesabı ki şuanda iktidarın ekonomik politikalarını oturttuğu en önemli gördüğü uygulamalı projeleri bu. Çok çok önemli. Bununla ilgili bunun bir yıl daha uzatılması gerektiği bir teklif vardı. Onun görüşmeleri sırasında maliye bakanlığı bakan yardımcısı var. Maliye bakan yetkilileri var. Bilgi istedik. Çünkü kanunlar görüşülürken aynı zamanda ilgili hangi kanun, hangi kurumla ilgiliyse o kurumun ya da kurumların masaya yatırılması lazım. Denetim yapmamız lazım çünkü bizim meclis olarak yasama ve denetim yapıyoruz ikisi bir arada. İlgili kurumu da neden böyle bir kanunda ihtiyaç duyuyorsunuz, şimdi uygulama yaptığınız rakamlar nedir şeklinde açıklamalarla masaya yatırırız. Yılda iki kez merkez bankası ve bürokratları gelip plan ve bütçe komisyonuna bilgi vermek zorundadırlar.”

YETER Kİ OY ALABİLSİN DEVLET ELİNDE Kİ TÜM İMKANLARI KULLANACAK

“Ben çok seviyorum sizi, biz çok iyiyiz, tüm Türkiye’yi kucaklıyoruz. Hatta Türkiye’nin dışına çıkıyoruz. Bir Türkiye Yüzyılı hayal ediyoruz. Onu gerçekleştireceğiz diyecek. Dünya beşten büyüktür diyecek. Ondan sonrada rüşvetlerini açıklayacak. Diyecek ki şu vergilerde indirim yapıyorum. Şunları ucuzlatıyorum. İndirim yapacak ne varsa vadedecek. Vermeye çalışacak.” “Yeter ki oy alabilsin. Devlet elinde ki tüm imkanları kullanacak. ÖTV ucuzlatılacak, motorlu taşıtlar vergisi ile ilgili indirim yapacak, konut kredilerini indirecek, taşıt kredilerini indirecek seçim öncesi. O vaatlerle rüşveti bir araya getirecek bunlarla vatandaşı kandırmaya çalışacak. Seçim ekonomisi vardır, seçim siyaseti de vardır. Bu seçim siyasetidir. Buna kananlarda olacak mıdır olacaktır. Ama vatandaşımız uyanık olsun. Devlet eliyle, devlet imkanlarıyla verilen bir rüşvet. Onları fazlasıyla alacaklardır.”

ÖNÜMÜZDE Kİ YILIN BÜTÇESİ DÖRT BUÇUK TRİLYON LİRA

“Biz şu anda bir bütçe görüşüyoruz. Önümüzde ki yılın bütçesi dört buçuk trilyon lira. Geçen yıl ki bütçe ne kadardı biliyor musunuz başlangıç bütçesi. 1.7 trilyondu şimdi 4.5 trilyon oldu. Arada altı ay bile dolmadan yeni bir ek bütçe yapıldı. O ek bütçe ile beraber aldığınızda en az artan personel harcamaları. Yani bütçenin artışı yüzde yüz elli artı, cari giderlerin yüzde yüz elli üzerinde ama personel harcamaları bunun çok altında kalıyor.”

SEÇİMDEN SONRASI SANKİ YOKMUŞ GİBİ DÜŞÜNÜLÜYOR

“Enkaz edebiyatıdır, yapılır ama öyle kötü bir politika izleniyor ki. Gerçekten ama gerçekten bunu muhalif olduğum için söylemiyorum. Gerçekten seçimden sonrası sanki yokmuş gibi düşünülüyor. Hiçbir şey yapılmadan yarın düşünülmeden uygulamalar yapılıyor. Yeter ki seçimi alalım ve gerçekten seçimden sonra çok büyük sıkıntılar söz konusu olacak. Neden talibiz? Şunun için talibiz, Türkiye 20 yıldan bu yana devletteki ciddiyetini kaybetti, itibar kaybetti. Devlet çarkları dönmemeye başladı. Devlet kurumları çöktü maalesef devletin ciddiyeti açısından. Merkez bankası devre dışı. İnsanlar sanıyor ki Devlet, Devlet Kurumları çalışıyor. Çok kötü çalışıyor ve iş üretmiyor. Bu kadar milyonlarca çalışanı olmasına rağmen iş üretmiyor, çarklar durma noktasına geldi. Hala diyorlar ki çarklar dönüyor. Çarklar dönüyor ama seçime kadar ağır aksak dönecek, peki ondan sonra dönmeyecek hale gelecek.

Türkiye’de şunlara inanın. Biz krizlere karşı şerbetliyiz toplum olarak. İş dünyamızda öyle. İş dünyası krizlere alışkın. Türkiye bürokrasisi de alışkın. 98 krizi, 2002 krizi ve şimdi yine kriz. Daha öncede krizler yaşadık. Bunlara karşı biz şerbetliyiz, ne yapacağımızı biliyoruz. Halledemeyeceğimiz hiçbir konu yok ekonomiyle ilgili. Ama zorlanacağımız ne var. Toplumu çok kötü bir duruma getirdiler. Ahlakla ilgili çöküş başladı. Zaman alacak bir konudur. Toplumun yolsuzluğa, hırsızlığa tepki göstermemesi zaten büyük bir sorun. Şimdi yolsuzluklar soruşturulmuyor.”

BU ÜLKEYE, BU TOPLUMA, MİLLETE YARARLI OLSUNLAR

“Kurumlarla ilgili meblaları ben tartışmıyorum. Diyanet İşleri Başkanlığında seksen doksan bine yakın camimiz var. Onların müezzini, hocası, imamı falan personelde baya fazla. Ancak bunlar gerçekten görev yapsınlar. Bu ülkeye, bu topluma, millete yararlı olsunlar. Cuma hutbeleri siyasi olmasın. Camiye giden insan sayısı, cumaya giden insan sayısı azaldı. Bizim hocalarımız Türk milliyetçisi değil yani Atatürk, Cumhuriyet düşmanı, Arap milliyetçisi. Bir de bunu eleştiriyorum. Bu ülkeye bağlı olsunlar, bu değerlere bağlı olsunlar. Bizim değerlerimiz, bizim kültürümüzü benimsesinler. Ama bunları yapmıyorlar. Görevlerini yapmıyorlar öncelikle.”

MİLLET İTTİFAKININ BÜYÜMESİNDEN ÇOK MUTLU OLURUZ

“Biz millet ittifakının büyümesinden çok mutlu oluruz. Özellikle bizdeki bu muhafazakar partiler onu kendilerine rakip olarak görmezlerse büyümesini, yeni katılımların olmasını, bu masada oturabilecek düzeyde partilerin liderlerinin orda olmasını arzu ederiz. Biz büyümesinden mutluluk duyarız. Ben sayın Kılıçdaroğlu’nun da mutlu olacağını düşünüyorum. Ama diğerlerinin de evet demesi lazım tabiki de.”