Son zamanlarda sosyal medya kullanmayan kişi sayısı oldukça azdır. Sosyal medya da her anı paylaşmaya alışmış durumdayız ve bu paylaşımlar ile birlikte özel hayat kavramı yok olmaktadır. Bu kadar çok paylaşım yapmanın da bir hastalık olarak görüldüğü gözükmektedir.
İnsanlar etrafındaki bağlardan ve kişilerden uzaklaşmak için sosyal medyaya yönelir. Bu yönelim sonucunun onları mutlu edeceğine inanırlar. Zamanla ise sosyal medya da vakit geçirmekten mutluluk duyduklarını hissederler ama bu aslında mutluluk değildir. Kendi istediğimiz her şeyi paylaşmak ve bize karışılmaması sosyal medyayı yönetebilmek güçlü hissettirir. Ama fark edilir ki aslında yalnızlaşırsın.
Sosyal medya da yansıtılan mutluluklar gerçekçi mi yoksa herkesin bizi öyle görmesini mi amaçlıyoruz.
Son yıllarda sosyal medya aracılığı ile gidilen gezilen yerler, yenilen yemekler, arkadaşlarla geçirilen vakitler, aktiviteler olsun her ne yapılıyorsa bunu sosyal medya da paylaşma isteği ile doluyoruz. Paylaşılanları görmeleri ile mutlu olduğumuzu hissettiriyoruz. Peki gerçekten o paylaşılanlar kadar mutlu muyuz?
Öyle bir dönemdeyiz ki yediği yemekten içtiği kahveye kadar insanlar artık aktivitelerini baş başa değil adeta sosyal medya ile takipçileriyle de yaşıyorlar. Gizli, güzel anılara takipçiler de şahit oluyor. Bunları paylaşmak kimine göre haz verirken kimine göre ise gereksiz bir unsur olarak görülebiliyor. Hatta paylaşanları izlemek bile gereksiz geliyor. Herkesin kendi özel hayatı olduğunu, her dakika bir şey paylaşılmaya gerek olmadığını dile getiriyorlar.
Sosyal medya paylaşımı yapan bir çok çift mutluyuz gibi bir paylaşımla öyle hissiyat verirken aslında gerçek hayatta hiç mutlu olmadıkları ve sürekli kavga ettikleri görülebilir. Kendilerini ve başkalarını biz mutluyuz diye ikna etmeye çalışırlar. Sosyal medya bize paylaşımı yapan kişinin görmek istediklerini veriyor olabilir mi?
Bazı çiftler ise hiç paylaşım yapmayarak ve yaşadıkları anların verdiği hisle sosyal medya da bir anı paylaşmayı unuturlar. Mutluluklarını sosyal medyanın ve takipçilerinin onayına bırakmazlar. İşte gerçek mutluluk o anı sevdiğin kişiyle yaşamak ve paylaşmak diyebiliriz.
Hissettiklerimizi,sıkıntılarımızı, mutluluklarımızı, üzüntülerimizi karşı tarafa söylemek yerine bunları sosyal medyada paylaşmak sorunları çözmez. Çünkü karşı taraf sizin ne düşündüğünüzü bilemez ve sizi anlayamaz. Siz ise o paylaşımları karşınızdaki kişinin görmesini umuyorsunuz, onunla paylaşmak yerine. Bu olumsuz bir yöntemdir.
Kişinin kendini sürekli paylaşması ise insanlarda o kişiye karşı narsist mi düşüncesi doğar.
Sosyal medyadan ne kadar uzak durulursa kişinin yaşam kalitesi daha da artar ve kendisine daha çok zaman ayırır olur. Yaşadığı anları kendi hafızasına kazıyarak paylaşma ihtiyacı duymaz ve mutluluğunu kendisinin yaşayacağı hale gelir.