ABD mihmandarlığında 10 ülkenin Büyükelçileri bir araya gelip bazıları Cappucino bazıları da buzlu viskilerini yudumlarken yukarılardan gelen bir vahiyle kaleme sarılıp şu Türkiye’yi biraz karıştıralım dediler.

Zira Osman KAVALA’YI bırakın der demez de mali piyasalar karıştı.

Ne oldu.

Merkez bankasının faizi düşürmesinin ardından zıplayan kur artışları yeniden ateşlendi ve tarihinde görülmemiş zirvelere çıktı. DOLAR 9,00 TL’ye yaklaşıp EURO 11.00 TL’nin üzerine çıktı.

Piyasalar allak bullak olunca toplumda tansiyon yükseldi.

Avrupa Konseyi Başkanlığı;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Osman KAVALA hakkındaki serbest bırakın kararının uygulanmaması halinde İHLAL PROSEDÜRÜ başlatacaklarını belirtmişlerdi.

Şimdi ortada fol yokken yumurta yokken Avrupa Konseyinin böyle bi kararının üzerine tuz biber ekmenin ne alemi vardı.

Büyükelçiler dün İSTENMEYEN İNSAN İLAN edileceklerini duyunca çevir kazı yanmasın diyerek hemen TORNİSTAN yapmak zorunda kaldılar. Bence bunlar için önemli olan KAVALA değil Türkiye’nin bu türden dayatmalarla bir yandan toplumu germek diğer yandan ANKARA’NIN itibarını zedelemekti.

Zira bir tek KAVALA için bu kadar ortalığı ayağa kaldırmazlardı.

Ha, şunun altını çizmeliyim burada dayatmalarında haklı olup olmadıkları önemli değil önemli olan egemenlik haklarımızın üzerinde DEMOKLASİN KILICINI SALLAMALARI.

Bize gelince,

Kurtuluş savaşında YEDİ düvele karşı birlik içinde olduk dün ON düvele karşı birlik içinde olamadık.

Gönül arzu eder ki bu türden dışardan gelen her türlü tehdit ve dayatmalara karşı ortak siyasi irade gösterelim.