Alışveriş hayatımızın bir parçası halindedir ve günlük hayatta alışveriş yaparız. Günlük yaşadığımız olaylar ve yaşanılan kızgınlık, üzgünlük ve stres ile birlikte alışveriş yapmaya ihtiyaç duyarız. Olumsuz duygular ile birlikte alışveriş yapma ihtiyacı duyarız. Alışveriş çılgınlığı ise, kişinin kendini kontrol edememesi ile birlikte alışveriş yapması ile birlikte kendini alışveriş yaparken rahatlamış hissetmesidir. Alışveriş yapma çılgınlığını çağımızın hastalıklarından biri olarak nitelendirebiliriz. Sürekli alışveriş yapma isteği, alışveriş yaptığını düşünmek gibi davranışlar sergilemeye başlarlar. Gündelik hayatta yapacağı işlerde azalma görülür ve sosyal aktivitelere katılamayacak duruma gelerek tek başına alışveriş yapma ile mutluluk hissi ile dolarlar.

Alışveriş bağımlılığı kişinin değişen duyguları, kendilerini yalnız hissetmeleri, yaşadığı stresleri azaltmak, hislerini bastırmak ve depresyon ile birlikte yapılan alışverişler artış gösterir. Kişi alışveriş yaptığı sırada kendine dur diyemez ve aldıklarından daha fazla alarak kendini rahatlatır. Sürekli bir şeylere ihtiyaçları olduğunu ve onlara sahip olma arzusu içine girdikleri gözlemlenir. Alışveriş yaptığında ise kendisini daha rahat hissederler.

Kişi indirimleri bekleyerek mağazada ve uygulamada olan indirimler ile birlikte bu indirimlere kendini kaptırır, her şeyden alma ihtiyacı duyar. Özellikle Kara Cuma olarak bilinen Black Friday tüm Dünya’da bilinen ve bu günleri bekleyen kişiler için bir avantajları olarak görülen indirim günleridir. Bu indirim günleri kapsamında insanlar mağazalara akın eder ve mağaza önünde oluşan uzun kuyruklarda kaç saat sırada bekleyerek alışveriş hazzını yaşarlar. Telefondaki uygulamalardan ise indirimin başladığı geceden itibaren hemen kıyafetleri sepetine ekleyerek onları alabilmenin mutluluğunu tadarlar. Bu kıyafetleri alabilmek için ise insanlar birbirleri ile adeta bir yarış içerisine girer ve hangi kıyafetin hangi bedenini kim önce alacak tartışmalarına bile sebebiyet verebilir. En iyisini en güzelini ben almalıyım düşüncesi oluşur.

Sosyal medya ile birlikte insanlar artık alışveriş ihtiyaçlarını dijital platformlarından sağlamaya başlayarak hayatlarında bir kolaylık sağladıklarını düşünmeye başlamışlardır.

Genel ihtiyaç dışı ve kontrolsüz bir şekilde yaptığı alışverişlerle para harcayarak ve zihninde yaşadığı rahatlama sayesinde kendisini meşgul ederek alışveriş yaparlar. Bu da bir hastalık olarak görülür. Alışveriş yapma sırasında kendilerini sevmeye başlarlar ve bununla mutlu olurlar. Ama alışveriş sonrasında ise aldıkları işe yaramayan, gereksiz eşyalar ile neden bu kadar çok alışveriş yaptım diyerek suçluluk duyguları oluşmaya başlar. Aldıklarını ailesinden ve çevresinden gizlemeye başlarlar ve birçoğunu geri iade etme etmeleri gerektiğinin farkında olurlar. Her defasında bu olay tekrarlansa da alışveriş yapma isteklerini, düşüncesini içinden atamazlar.

Alışveriş çılgınlığı ile yaşanılan bağımlılığı fark etmeyerek bununla ilgili gerekli yardımı da almayarak hastalık kabullenilmez. Ama bu çılgınlık çevrenin kişiyi ciddi bir olay olduğunu ikna etmesi ve bunun için kişinin bir destek alarak bu bağımlılıktan kurtulması gerektiğine ikna etmesi gerekir.

'

'

'

'

'

'

'