YAZAR: CANER BAŞAR

Midas'ın kral seçilişi ve yaşamına hüzün veren eşek kulakları ne kadar efsanevi ise ölümü de o denli efsanelere konu olmuştur. Midas kendini görkemli ve zapdedilmesi imkansız bir başkente sahip sanır. Ancak bugün daha surları ve kale kapısı ile görenleri şaşırtan Midas'ın Gordion'u M.Ö 695 yılında İran'dan gelen ve adeta çekirge sürüsü gibi Anadolu'yu yiyip bitiren Kimmer Baskınına dayanamayarak yerle bir olmuştur. Midas bu baskından sağ kurtulur ama o günden sonra sıkıntılı bir hayat sürmüştür. Gordion’lu Midas artık kendi kaderini kendi tayin etmiş ve harap olan Gordion yıkıntıları üzerinde dolaşırken mitolojiye göre boğa kanı içerek intihar etmiştir. Fakat uzmanlar tarafından Kral Midas’ın kafatası 3 boyutlu tomogrofisi çekilerek incelenmiştir. Bu incelemeler sonucunda kafatasının iç yapılarında büyük ölçüde değişiklikler tespit edilmiştir. Kafatasının göz çukurunun sağ köşesinden yukarı doğru giden bir kırık hattı görülmüştür. Böylece Midas’ın ölüm sebebinin mitolojide söylendiği gibi boğa kanı içerek intihar etmesinden değil, başının sağ tarafına aldığı ağır bir darbe ile öldürüldüğü ispatlanmıştır.

Firiglerin en ünlü tanrıçası ilk kez 6. yy yazıtlarında "Matar" (Anne) veya "Mother" biçiminde kaydedilmiştir. Birkaç yazıtta "Kübileya" (dağların) sıfatı ile birlikte anılır. Tanrıça  Greklere ve Romalılara bu sıfatından dönüşen "Kybele" veya "Cybele" olarak geçen Firig tanrıçası aslında Anadolu’nun en eski tanrıçalarından biri olan Geç Hititlerin Kubabasıdır. İsmi Hellenistik Çağ’da Kybebe biçiminde yaygındı. Kybele adı verilen bu tanrıça, yaşam ve bereketin tanrıçası, aynı zamanda bütün tanrıların, insanların ve doğanın anası sayılıyordu. İlk çağda Anadolu' da matriarkal, yani kadınların egemen olduğu bir toplum vardı. Bu egemenlik yalnızca kadınların doğurgan olmalara dayanıyor erkeğin bir insan yaratma payı bulunmadığı sanılıyordu. Bu yüzden Anadolu’daki matriarkal toplumun baş tanrısı bir dişiydi.

Doğrudan ilişki kurulamasa da doğurganlığı ve bereketi temsil ettiğine inanılan Ana Tanrıça anlayışı Anadolu'da Neolitik Çağ’a kadar uzar. Zaman aktıkça, ana tanrıça Kybele dört bir yana yayılmış, Hz. Muhammed'den çok önce Anadolu' dan Mekke'ye Kybelenin bir heykeli götürülmüş ve tapılmak üzere Kabe'ye konulmuştu. Araplar yüzyıllarca Kybele'nin bu heykeline tapmışlardı. Müslümanların namaz kılarken yüzlerini döndükleri yöne verdikleri Kıble sözcüğü, Kybele' den geliyordu. Sakarya boylarının Yunanistan'da yüzyıllardır yankılanan mitoloji kahraman yalnızca Kybele değildi. Birde onun sevgilisi Temmuz vardı. Temmuz'u Sangarios (Sakarya) ırmağının kızı Nana doğurmuştu. Nana, beyaz bir badem içini bağrına basarak Temmuza gebe kalmıştı. Badem ağacı, her ağaçtan önce çiçek açarak ilkbaharın müjdecisi olduğu gibi, Kybele ile seviştikten sonra ölen ve ilkbaharda yeniden dirilen Temmuzu simgeliyordu. Ana Tanrıçanın onun ölüsünün hiç bozulmamas1 için öldükten sonra Temmuzu bir çam ağacına dönüştürdüğü çam ağacınındı yaz-kış hiç bozulmadan kalması da başka bir efsanedir. Tarımsal üretimin en fazla olduğu aya da Temmuz adı verilmişti. Sakarya’nın kızı Nana'dan doğan Temmuz, yüzyıllar sonra İslam ve Hristiyan geleneklerine de yansımıştı. İlkbaharda Müslümanların Hıdırellez, Hristiyanların Paskalya şenlikleri hep Temmuzun doğum Senliklerinin kalıntılardır. Yunanlar, Anadolu mitolojisine sahip çıkmışlar, benimsemişler ve bütün dünyaya da Yunan mitolojisi olarak tanıtmışlardı. Firiglerde Urartular gibi yüksek kayalıklara kapı benzeri kutsal anıtlar yapmışlar ve tanrıçayı burada kutsamışlardır. Firiglerde ayrıca Güneş Tanrısı Sabazios ve Ay Tanrısı Men Önemli tanrılar arasındadır. Frigler tarım ve hayvancılıkla uğraşıyordu bu yüzdende kıyılardan çok Anadolu içlerine doğru genişlemeyi yeğlemişlerdir. Nitekim efsaneye göre ilk Frig kral çiftçilikle uğraşan bir köylü olmuştur. Bazı belgelerde Friglerin büyük sürüler beslemeleri, Özellikle at yetiştirmeleri, bağ ve bahçelerinin verimliliği övgüyle anlatılır.

Gordion'un ekonomisini, hammaddesi keçi ve koyun yünlerinden oluşan, ilk iğne ile nakış işleme sanatını da geliştirdikleri dokumacılık (özellikle çengelli iğne yapımındaki teknolojileri çok ileriydi) , dericilik, tüm antik dünyaya ihraç ettikleri demir ve tunç işlemeciliği, mobilya sanayi, Anadolu' ya geliş yerleri olan Güneydoğu Avrupa ve Balkanlarda iyi bildikleri ve bugünde hala o bölgelerde yapılan ballı şarabın oluşturduğunu özellikle büyük tümülüste ele geçen verilerden (Midas’ın ölü yemeğinde ballı şarap bulunmuştu) anlamaktayız. Frigler şarap üretimine önem vermiş ve Anadolu' da bağcılığın gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Frig döneminde kurulan Ankara’nın eski ismi olan Ancyra eski Yunanca' da koruk, Engürü ise Farsça' da üzüm anlamına gelmektedir. Frigler döneminde Anadolu’da üzüm çeşitliliği boldur. Tarihçi Heredot' un üzümünden ve bağlarından Övgü ile bahsettiği ünlü Yeşil Vadi ,Sağlıklı Frigya (Phyrgia Salutaris) vadisidir.

DEVAMI YARIN...